21 Δ Turnuva

997 104 92
                                    

"Nerde bu spor salonu?!"

Sinirle mırıldanırken Sendai Belediye Spor Tesisi'nin voleybolcularla dolu koridorunda son hızda koşup etrafıma bakındım. Duvarlar tanıdık gelmiyor ve etrafımda hiçbir yol işareti görünmüyordu. Tuvalette ne kadar zaman geçirdiğimi hesaplayamadığımdan, maçın başlayıp başlamadığı hakkında da bir yorum yapamıyordum.

Koridorun bitimindeki yol ayrımından sağa dönüp nefes nefese koşmaya devam ettim. Yolu bulamasam bile spor tesisinin görevlilerinden birine ya da duvara asılmış iç plana denk gelsem benim için yeterli olurdu. Tanrım, ne olur maçı kaçırmayayım. Ne olur maçı kaçırmayayım. Ne olur maçı-

Yolumun üzerindeki duvarda bir harita olduğunu gördüğümde istemsiz olarak "Harita!" diye bağırıp bedenimi o yöne doğru yönlendirdim. Haritanın önüne vardığımda hala nefes nefeseydim fakat bunu umursayamayacak kadar aceleci bir durumdaydım. Haritaya üstünkörü bir göz atmamla salonun yerini çözüp yeniden koşmaya başlamam bir olmuştu.

Haritanın tarif ettiği şekilde ilerledikçe kalabalığın sesi daha da duyulabilir bir hale geliyordu. Bir yerden sonra sadece sesleri takip ederek salon tribününün giriş kapısını bulabilmiştim.

Ciğerlerimdeki son nefesi kullanarak kendimi tribün kapısından içeri attım ve korkuluğun hizasının ortalarında bir yerinde durarak hemen önümde varlığını fark ettiğim ilk kişiye derin nefesler eşliğinde sordum.

"Maç başladı mı?"

Gözlerim kararıp gözlerimin önünde minik minik yıldızlar uçuştuğundan, soruyu sorduğum kişinin yüzünü göremiyordum.

"Hayır."

Kalın ve pürüzlü sesin yanıtını duyduğumda rahatlarcasına göğsümü tuttum.

"Çok şükür."

O kadar koşmama değmişti doğrusu.

Gözlerimin kararıklığı gitsin diye gözlerimi kırpıştırdım ve yüzünü görebilmek amacıyla, soruyu sorduğum kişiye baktım. Kısa, yer yer dikleşmiş koyu kahverengi saçları olan biriydi. Bana olan odağını kesmiş, sahaya bakıyordu. Yüzü bir yerden tanıdık geliyordu fakat nerden olduğunu bir türlü çıkaramıyordum.

Nerdendi acaba?

"Yahhoo, Bijin-chan!"

Arkamdan tanıdık bir ses duymamla tüylerim diken diken oldu.

Siktir.

Aoba Johsai.

Burası liselerarası bir turnuva olduğu için burada olacak olmalarını tahmin etmem gerekirdi.

İçimdeki gerginliği yüzümdeki düz ifadeyle gölgeleyip tribün koltuğunda bedeni koltuğa yayılmış bir şekilde oturan Oikawa'ya döndüm.

"Oi-"

Hayır. Onun adını bildiğimi öğrenmesine izin veremem.

"D-Daiou-sama?*"

Aklıma Hinata'nın Oikawa'ya taktığı lakaptan başka bir şey gelmemişti. Oikawa'nın şaşırmış ve hayal kırıklığına uğramış haline İwaizumi'nin kıkır kıkır güldüğünü duyunca utançtan yanaklarımın kızarmasına engel olamadım.

Bir yere otursam iyi olurdu.

"Yine Karasuno'yu izlemeye mi geldin?"

Oikawa'nın sorusuyla gözüme kestirdiğim oturma yerine doğru olan adımımı bir saniyeliğine durdurup soruya "Evet." diye cevap verdim. Sesimi de yüz ifadem gibi düz bir tonda tutmuştum.

Erratic Simian Δ Oikawa Tooru x OCWhere stories live. Discover now