10.BÖLÜM-EGE

275 18 0
                                    

Bölüm şarkısı;
Serap - Zamansız Yağmurlar

"Biri bizimle oyun oynuyor olmalı."

"Umarım." diye karşılık verdim. Fakat bunun bir oyundan daha ciddi bir durum olduğuna kalıbımı basabilirdim.

"Dikkat et!"

Önümdeki küçük çukuru fark etmeyip yere kapaklandım.

"Kahretsin, neden her şey beni buluyor!" derken bir yandan çıkmaya çalıştığım çukur için destek el bekliyor, bir yandan da ellerimle saçlarımı karıştırıp eğer toprak karıştıysa çıkarmaya çalışıyordum. Küçük olan çukurdan çıkıp kenarına oturduktan sonra üzerimdeki tozları silkeledim.

"Canın acıdı mı?"

"Sinirden delireceğim."

Bildirim sesine kulak kesildim.

"Bunu görmek isteyeceksin." dedi Rüya endişelenerek.

"Ne o?"

"Gel."

Kalktım oturduğum yerden, yaklaştım ekrana. Yine o numaradan bir mesaj gelmişti ve mesajın içeriği bir fotoğraftı. Fotoğrafta; çukurdan çıkmadan önce saçlarımı karıştırıyordum. Gözlerime inanamadım o an. Öfkem, korkumu yendi ve şiddetle bağırdım.

"Sen kiminle oyun oynadığının farkında mısın ha? Seni bulacağım ve pişman edeceğim! Duyuyorsun öyle değil mi, seni korkak!"

Etrafın sakinliğine güvenerek sesimi yükseltmiştim. Fotoğrafımın çekildiği açıyı görmeye çalıştım. Sokak tenhaydı fakat her yer bina ve ağaçlıydı. Burada birini elinle koysan zor bulurdun. Fotoğrafa tekrar dikkatli baktım.

"Şu yeşilliği görüyor musun?" dedim fotoğrafın kenar kısmına dikkat kesilerek.

Rüya yakınlaştırıp dikkatle inceledi.

"Evet, evet şimdi fark ettim."

"Sence nerede olabilir?"

"Yeşilliğe bakılırsa ağaçlı bölgede." dedi düşünmeden.

"Hayır," dedim düşünceyle ellerimi hareket ettirirken.

"Eğer zeki biriyse, binaların arasında. Bizi yanıltmak için yaptığını düşünüyorum."

"Peki, çektiği açı," dedikten sonra elindeki telefonla beni çekiyor gibi yaparak tüm yönleri denedi.

"Tam şurası!"

"Oradan çeker misin beni." dedim. Aynı pozu vermeye çalıştım, çok geçmeden çekti ve yanına gittim. Çektiği fotoğrafı açmasını istedim. İkisini karşılaştırmak istiyordum. Nedensizce basit biri olmadığını düşünüyordum.

Her iki fotoğrafta da arkamda görünen binalar birebir aynıydı. Saçımı savurduğum yer aynıydı. Görünüşe bakılırsa aynı yerden çekilmiş gibi duruyordu.

Oysa bir nokta daha vardı.

İçine düştüğüm minik çukurun kenarında küçük sayılmayan bir taş vardı ve iki fotoğrafta da farklı yerlerdeydi. Ona dokunmamış, veya yerini değiştirmemiştik.

AFİTAPWhere stories live. Discover now