8. BÖLÜM-UÇURUM

365 22 0
                                    

Bölüm Şarkısı;
John Legend - All Of Me

Kulağımı dolduran siren sesleriyle, şiddetli gök gürlemesine korkup uyanan bebek gibi açtım gözlerimi. Ne olduğunu anlamadım fakat iyi şeyler olmayacağı kesindi. Kalbim hızla atmaya başladı. Etrafı kolaçan ettim, tek sığınağım olan Bora'yı arayan gözlerim bulduğuna şükretti fakat Bora, tüm sakinliği ile karşımda durmuş öylece beni izliyordu. Bir yabancı oluşunun tedirginliğinin yanı sıra o yabancıya güvenmekten başka çarem olmadığını da biliyordum.

"Hey!" dedim sesimin kısık çıkmasına dikkat ederek.

"Polisler geliyor, gitmemiz gerek!"

İfadesizce bakıyor, gözlerini bile kırpmıyordu. Bir eli cebinde, diğer elinde sigarasını tutuyordu. Dudaklarına götürdüğü uzun, beyaz zehri uzun bir nefesle içine çekerken beni izledi. Sonra dalgınlıkla arkasını dönüp o çok sevdiğim manzaraya karşı dumanını üfledi.

Siyah, kapalı bir kutuyu andırıyordu. O siyah kutuyla aynı tondaki saçları ılık rüzgarın eşliğinde ahenkle dalgalanıyordu.

"Bora?"

İlk kez adıyla seslenmenin verdiği tedirginlikle yutkundum.

"Beni duyabiliyor musun?"

Sessiz kalıp sigarasını içmeye devam etti. Bu sırada polisler araçlarından inmiş, mesafeyi daraltıyorlardı.

"Korkuyorum," sesimin titremesi gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Gitmem gerektiğinin deli gibi farkında olmama rağmen gidemiyordum. Bir şeyler yapsın, benimle gelsin istiyordum. Bitirmediği sigarasını yere atıp ayağının ucuyla ezdikten sonra ardına döndü. Gece boyu yıldızların güzelliğini anlatan ve yüreğinden kopan şefkatiyle beni göğsünde uyutan adamdan eser yoktu. Gözlerimden bir damla yaş süzülürken Bora usul usul yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı. Tam önümde durdu. Bu kadar sakin kalması normal değildi. Panikle fısıldadım ona.

"Hâlâ şansımız var, acele edersek yakalayamazlar!"

Benim telaşımın aksine buz gibiydi. İşaret ve orta parmağının tersiyle yanağımı okşadı. Uzun uzun baktı yüzüme. Ardından titreyen elime uzandı ve arka cebinden çıkardığı metal bilekliği bileğime geçirdi. Yutkundum, gözlerim yuvasından fırlayacak kadar şaşkın bakıyordum.

"Napıyorsun? Bu, bu ne Bora? Sen? Nasıl?"

Boğazım çok güçlü iki el tarafından sıkılıyor gibiydi. Nefes alamıyor, almak istemiyordum.

"Amirim!" dedi genç polis. Hayrete düşerek Bora'ya baktım. Yalvarıyordu gözlerim, bana bütün bunların kâbus olduğunu söyle ve gülümseyerek uyandır bu kâbustan diye yalvarıyordu.

"Özür dilerim." dediğinde karnıma giren kramp nefesimi kesecek kadar şiddetliydi. Ellerimi karnımda birleştirip iki büklüm olacak kadar çok kıvrandım. Bu kadar kolay mı insanların yarasıyla oynamak? Bir anda beni tutmak isteyecek gibi olduğunda şimşek yemiş gibi geri adım attım.

"Bırak!" diye bağırdım acıyla. Yüreğim harelenmiş, sesim acıyla yoğrulmuştu.

"Aptalım ben. İnandım sana..."

AFİTAPWhere stories live. Discover now