9.BÖLÜM-VAHŞET

320 18 1
                                    

Bölüm şarkısı ;
Aleyna Solaker - Yalnızlık Senfonisi

"Naz! Naz uyan! Hadi, acele etmeliyiz. Naz hadi ama, aç gözünü!"

Kulaklarıma dolan sesler uğultudan farksızdı. Yerimde kıpırdanmak istedim. Her yerim kırılmış gibi hissediyordum. Derinden gelen öksürük seslerinden anladığım kadarıyla, öksüren kişinin boğazı parçalanacaktı. İnleyerek açtım gözlerimi. Biri koltuk altlarımdan sürüklüyordu beni. Ayaklarım yerlerdeki taşlara çarpa çarpa kayıyordu. Bu, beni biraz olsun kendime getirmişti.

Güneş gözlerimi yakarken bedenim üşüyordu. İnleyerek, elimi gözüme gölge yapmak için kaldırdım. Buzlu bir camın ardındaydı sanki her yer. Öksürük sesleri arttığında, tanıdık gelen sese odaklandım. Rüya olduğunu anlar anlamaz fırlamak istedim boylu boyunca uzandığım sıcak taşlı kumun üzerinden.

Yeltenmemle acıyla bağırmam eş zamanlı oldu. Başım öylesine ağrıyordu ki, üzerimden tır geçmiş gibi hissediyordum, genelde hayal kırıklığı yaşayanların hissettiğini söylediği türden.

"Rüya!" dedim tekrar kalkmaya çalışırken.

"İyi misin?" kolumdan tutmaya çalışıyordu bir çift el. Bora olduğunu fark eder etmez ittim var gücümle. Yakalandığımız telaşına varmadım değil. Etrafı kolaçan ettim gözlerimle. Görünürde kimse olmadığı gibi bileklerim de serbestti. Kaşlarımı çattım. Önce kelepçelemiş, sonra açmıştı. Derdi neydi bu adamın?

"Kimse yok, ama şimdilik. Gitsek iyi olacak."

"Sen benimle alay mı ediyorsun?"

"Şimdi cevap aramanın sırası değil. Naz, biraz daha oyalanırsan eğer yakalanacaksın."

Duraksadım.

"Bana göre sen de katilsin."

"Anlamadım?" dedi, anlamıştı.

Çünkü birini öldürmek için elini kana bulamak gerekmiyor her zaman.

Burnundan soludu.

"Öfkeni sonraya sakla Naz, yakalanacaksın!"

"İşine geleceğini düşünüyorum."

"Neden öyle düşünüyorsun?"

"Gerçekten soruyor musun bunu?"

Hızla doğrulduktan sonra karşısına dikildim ve iki elimi de göğsüne vurdum sertçe. Bileklerimin gücünü emmiş gibi sadece olduğu yerde sarsıldı.

"Çünkü seni öldürmemek için geçerli bir sebep bulamıyorum!"

Bir süre bekledi öylece. Bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibi görünüyordu. Gözlerini kaçırdı.

"Benim mesleğim bu. Ne bekliyorsun ki?"

Mesafeli ve umursamazca söylediği bu söze karşın canım yanmıştı. Sinirlerim şahlandı.

"İyi, sık karşılaşacağız demek."

Gözlerimi kısıp tehditkar bir ifadeyle fısıldadım.

AFİTAPOnde histórias criam vida. Descubra agora