11. BÖLÜM-KAÇIŞ

239 16 0
                                    

Bölüm şarkısı;
Cinare Melikzade - İhtiyacı Var

"Rüya, gitmesek mi? Nasılsa bir gün ortaya çıkacak her şey. O zaman ne yapacağız?"

"Artık sakin olacak mısın? Yola çıktık bile. Gidiyoruz buralardan. Sen artık Naz değilsin, Afitap olarak çok güzel sayfalar açacağız. Güven bana, güzel olacak her şey."

Sıkıntıyla verdim nefesimi.

"Ya sen? Senin de başını derde soktum. Affedebilecek misin beni?"

"Delirdin mi sen? O pisliğin sana 1 yıl önce ne yaşattığını ben biliyorum. Gram pişmanlığım yok yanında olmaktan. Hep öyle olacak."

Gece; yeryüzündeki tüm sahteliğin üstünü siyah, ışıltılı bir perdeyle örtüvermişti. Bir şehri terk etmek; sebebi her ne olursa olsun... Giderken içinizde kızgınlık da vardır, bilinmeyene duyduğunuz korku da. Asla geri dönmeyi düşünmeyebilirsiniz , bir gün mutlaka geri dönme hayali kurarken. Ama kopan bir şeyler vardır içinizde bilirsiniz. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının farkında olmanın burukluğu da vardır.

Otobüs henüz kısa süren yolculuğun ardından mola verdiğinde sıyrıldım düşüncelerimden. Hep gereksiz olduğunu düşündüğüm renkli ışıklar gözlerimi küçültmeme sebep oluyordu. İnmek için çantalarımızı aldık omuzlarımıza. Üzerine bir hırka almalık saatlerdi. Yarı dalgın, yarı uykulu halde, oldukça tedirgin attığım adımlarım gitgide boşvermişliğe kapılıyor, yağmurun çiseleyişine aldırmamama sebep oluyordu. Küçük bir tesis gibiydi durakladığımız yer. Tek otobüs bizimkiydi zaten. Koluma giren sıcak kolla yüzüme tebessüm yayıldı fakat içten içe buruktu bana gülümseyen yüz. Gözlerim doluyordu ama önemi yok, karanlıkta nasılsa belli olmazdı.

"Naz, bak bana." diye durdurdu Rüya. Kafasını eğip yüzüme doğru doğrulttu gözlerini.

"Ağlama artık."

Histerik bir gülüş yayıldı dudaklarıma.

"Demek belli oluyor. Yanılmışım."

"Hissettim." dedi hüzünle gülümserken. "Hep böyle olmadı mı zaten? Hangimize bir zarar gelse, diğerinin canı ondan önce acımadı mı? Lütfen, üzme kendini artık. Gidiyoruz buradan. Yeni bir hayat, yeni insanlar, yeni bir macera belki de."

Yanaklarım ısındı onu dinlerken.

"Özgür müyüz şimdi?" diye sordum çocuksu hevesle.

"Bilmem. Her giden özgür mü olur?"

"Belki. Yoksa niye gider insan?"

"Niye kalır asıl?"

"O ne demek?"

Dudaklarını kıvırdı.

"Bir şey demek değil."

Duyduğumuz sesle arkamıza döndük hışımla. Otobüs beklemeden devam ediyordu yoluna. Bizden başka da inen olmamıştı. Arkasından koşmanın bir anlamı olmayacağına kanaat getirip şaşkınlıkla bakakaldık.

"Ne bu şimdi?"

Bütün aksiliklerin bizi buluyor olmasına ofladı.

AFİTAPWhere stories live. Discover now