47❄️ "Mezarlıktaki evim"

12.5K 870 130
                                    



"Ablası mı?"

Bu kadın biraz önce bana Selim'in ablasıyım mı dedi? Bir kez daha sendeledim dostlar. Şu hayatta hiçbir şey tahmin ettiğim gibi gitmiyor gerçekten, çaresiz bir kelebek gibi hissediyorum kendimi. Ne kozamdan çıkabiliyorum ne de özgürce uçup gidebiliyorum bu diyarlardan.

"Evet ablasıyım. Bana inanmalısın Hayal. Selim nasıl benim biricik kardeşimse, sen de benim kardeşimsin. Sırf Selim seni sevdiği için ben de seni seviyorum. Ve şimdi iyi anlıyorum, kardeşim gerçekten güzel seviyor."

Sağ gözümden bir damla yaş süzüldü çeneme doğru. Bu sefer acıdan değil dostlar, sevinçten. Aslında ben bu kadar da yufka yürekliyim. Yani şu an Selim'in beni bırakmadığını öğrendim ya, başka bir şey istemem.

"Bir saniye," dedim ellerimi havaya kaldırarak. "siz şimdi Selim'le evli değil misiniz?"

Gülümsedi. Gülümseyince dudakları tıpkı Selim gibi tatlıca kıvrıldı. Sanırım gerçekten ablası. Ben inandım yani.

"Eğer ablası olmasaydım evlenirdim."

Ne absürt bir cevap oldu böyle. Bence kesin ablası. Aynı Selim.

"Ama Selim'in dilinde hep bir Melis vardı ve ona aşık gibi sürekli on..."

"Bir saniye, bir saniye!" dedi beni durdurarak. "Selim sana Melis'ten mi bahsetti?"

Evet anlamında başımı salladım. Ne Melis'miş be arkadaş. İsmi geçince bile akan sular duruyor. Selim de gide gide ablasıyla aynı isimde birine mi tutulmuş.

"O halde Derya'dan da bahsetmiştir."

Yine evet anlamında başımı salladım. Bahsetti tabii. Ankaralı Derya'yı nasıl unuturum? O değil de ablası da her şeyi biliyormuş hani.

Çenesi titredi dostlar. Gözleri doldu. Ben Selim'in eski sevgilileri ile sinir krizi geçirirken o neden hüzünlenmişti ki? "Ne oldu, niye ağlıyorsun?" diye sormak istedim ama o zaten devam ediyordu.

"Bak Hayal, Selim sana deli gibi aşık olmuş olmalı. Sana bunlardan bahsettiyse kesinlikle çok tutulmuş olmalı."

"Ne?"

"Bundan," dedi sanki eski bir şeyi anımsarmış gibi gözlerini kısarak. "seneler önce. Annem Selim'e iki şeyi yasakladı. Birincisi, hangi bölümü okursa okusun, ne olursa olsun o mesleği yapmayacak ve mutlaka şirketin başına geçecekti. İkincisi de normal, halktan bir kıza aşık olmayacaktı. Şirketin geleceği için ortaklardan birinin kızı ile bir mantık evliliği yapacaktı. Tıpkı benim yaptığım gibi," dedi elindeki yüzüğü göstererek. İçimden hıçkırık gibi bir şey beni titretti ve gözlerimden hunharca gözyaşının akmasına neden oldu. O kadar ağladım mi dostlar göz yaşlarım bile normalde nasıl aktığını unuttu.

"Yani bu durum sizin gibi özgür insanlar için çok saçma gelebilir ve anlıyorum da ama bizim ailenin geleneği böyle. Olmaz olsun böyle gelenek, ben eşimi hiç sevemedim. Hala daha boşanmamak için kendimi zorluyorum. Eğer çocuklarım olmasa çoktan boşanırdım da işte. O zaman Selim bana gelip şu soruyu sormuştu. Peki ya abla istemsizce aşık olursam o zaman ne olacak? Ben de ona dedim ki, o halde o kıza hayatında sadece iki kıza aşık olduğunu söylersin. Böylece senin gerçekten güzel sevdiğini düşünür ve seni ister. Ama çok seçici olduğunu da düşünecektir. Birinci sevgilin ile ayrıldığınızı söyle. Umut besleyecektir. Ama sonra diğeri ile hâlâ birlikte olduğunu söyle, böylelikle senden umudunu kesecektir. Hatta eğer o kıza karşı olan duyguların doruk noktasına ulaşırsa sözde sevgilin arıyormuş gibi konuş. Böylelikle senden soğur ve sen de ondan soğursun," dedi sonra da bana dönerek "Melis dediğin kızla hiç telefon görüşmesi yaptı mı?" diye sordu.

TELEFERİKWhere stories live. Discover now