58❄️ "Korku tüneli"

9K 666 86
                                    



Biri burnuma yumuşak bir şey sürünce gıdıklandım. İlk önce böyle bir şey yapmasından dolayı yapan kişiyi dövmem gerektiğini düşündüm ama bu agresif tavırdan hızla vazgeçip gözlerimi araladım. Mine elinde uzun bir tüyle sırıtarak bana bakıyordu.

"Günaydın."

Gözlerimi yeniden kapatıp kaşlarımı çattım.

"Ne günaydını Mine uykusuzluktan ölüyorum hâlâ."

"Aman Hayal, kalk artık. Nerdeyse bir gündür uyuyacaksın he. Hadi kalk, bir haberim var sana."

Proje için okulda sabahlamamızın üzerinden neredeyse iki gün geçmişti ve ben o zamandan beri uyuyordum. Yani tam olarak o zamandan beri sayılmaz ama uzun süredir uyuyordum. Uyku düzenim bozulduğunda çabuk toparlanamıyorum ve uzun süre uyumadan da kendime gelemiyorum dostlar. Her neyse Mine'ye dönelim.

"Ne haberiymiş bu Mine?" diye sordum gözümü açmaya çalışırken.

"Demir ile ilk randevumuza çıkacağız ve diyorum ki hep beraber çıkalım."

Konuyu anlamayan dostlar için açıklayayım hemen. Mine yaklaşık üç haftadır Demir isimli bir çocukla görüşüyor. Tanışma, çıkma teklifi falan derken nihayet gerçek bir çift gibi randevuya çıkacaklar. Demir de siyah saçlı hafif esmer ve Mine'nin bayıla bayıla sevdiği biri. Bana kalırsa o ikisi tam birbirini bulmuş. Sonuna kadar destekliyorum.

"Derken?" diye sordum Mine'ye daha çok açıklama yapması için. "Nasıl hep beraber çıkalım?"

"Yani diyorum ki, sen, ben, Selim abi ve Demir hep beraber randevuya çıkalım."

Kaşlarımı yukarı kaldırdım ama olumsuz anlamda değil yani, hani böyle küçük Emrah bakışı vardır ya öyle işte. Korkum şu ki Selim! Ah her neyse.

"Selim'e söylemem lazım," dedim, bunu bekliyormuşçasına Mine koşarak telefonumu getirdi ve hatta Selim'in numarasını bile çevirdi. İki çalıştan sonra açıldı telefon.

"Buyrun, Güney Kore dahil tüm dünyanın en yakışıklı erkeğini mi aramıştınız?"

"Yok ben, sadece Selim Ayyıldız ile görüşecektim. Hani şu Gandalf'ı sihir bakanı sanan."

Güldü. Gülüşünü severim senin.

"He yav, söyle ne vardı?" diye sordu.

"Şey, Mine diyor ki, hep beraber çifte randevuya çıkalım mı?"

"Çifte randevu mu?"

"Bak eğer bu tarz şeylerden hoşlanmazsan..." diye devam edecektim ki "Yani dörtlü olarak gezeceğiz. Dalgınlar gibi?"

"Dalgınlar değil Daltonlar."

"Her ne tonsa işte Hayal." Yine güldü ben de güldüm.

"Tamam, gelirim. Mekan ne olacak?

Bizi, tırnaklarını yiyercesine merakla dinleyen Mine'ye soran bakışlarla baktım.

"Korku tüneli," diye fısıldadı.

Korku tüneli mi? O da ne ya hu? Kim ilk randevusunu korku tüneli gibi absürt bir yerde yapmak ister ki? Demek ki neymiş, bu dünyada benim yârimden daha absürtleri de varmış, amin.

Selim'e korku tüneli dediğimde kahkahalara boğulmuştu. Demir hakkında çakal olduğunu, kızı korkutup kendisine daha çok aşık etmeye çalıştığını falan söylemişti. Benim de aklıma yattı ne bileyim yani. Belki de zamanla Selim'in absürtlüğüne ben de ortak oluyorumdur vesselam.

Selim'le telefon görüşmesini bitirdikten sonra Mine ile randevu için hazırlanmaya başladık. Absürt insanlarla, absürt bir mekanda, absürt bir randevu olacaktı. Bundan daha absürt bir şey olabilir mi dostlar?

TELEFERİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin