0.1

1.6K 106 62
                                    

Uyandığına pişman olmuştun. Yüzüne beyaz bir ışık vuruyordu ve etrafında yeşil önlüklü herifler vardı. Dikkatli bakınca bazılarının kadın olduğunu fark ettin ama bunu umursamadın çünkü umursaman gerek daha önemli şeyler vardı.

Mesela karnını kesmek üzere olan bir bıçak gibi.

Güçlü bir çığlık attın. Sesin hâlâ o meleksi tondaydı fakat durumun göz önüne alındığın bunun umrunda olmaması normaldi. Bone ve maske takmış insanlar sana döndüler ve biri elini göğsüne götürerek başka bir çığlık attı. Sesi beklediğinden daha yüksek bir titreşimle sana çarptı ama bu seni daha da korkutmaktan başka bir işe yaramadı.

Önce ne olduğunu bile bilmediğin bir şekilde hiçlikte uyanıyordun sonra bir grup yabancı tarafından kesilmek için masaya yatırılıyordun!

Artık sabrın iyice taşmıştı. Yanıt istiyordun. Hem de hemen! Ameliyat önlüğüyle olmanı boş verip sedyeden atladın ve bu hissi garipsedin çünkü eskiden buraya çıkabilmek için merdiven kullanıyordun. Geri çekilen doktorlara baktın ve lanet bir acı geldi. Şakakların acıyordu. Her şey. Hem de her şey o kadar gürültülüydü ki bağırmak istiyordun.

Sanki gerizekalı ergenlerin partisinde gibiydin. Hani şu hoparlörleri sonuna kadar açan gerzekleri kastediyordun. Ellerinle kulaklarını kapattın ama bir işe yaramadı. Belki başka bir yere gitsen?

Kendini oradan oraya savurdun. Sesler sanki sakızın ayakkabıya yapıştığı gibi yapışmıştı sana. Aklına gelen ilk şeyi yaptın ve çığlık attın. Bu bir süreliğine sesleri durdurmuştu fakat onlar geri gelmekte geç kalmadılar. Kendini yere attın ve yan yattın. Ellerinle kulaklarını sımsıkı kapatıyordun ama her şey lanet olası her şey gürültü çıkarmaya ant içmiş gibiydi. Seslerin kesilmesini umarak kafanı sertçe yere vurdun. Yerin düz zemininden daha çıkıntılı bir şey hissettin ve gözlerini açtın. Bu kırık bir ayna parçasıydı. Çok küçük ve yamuk yumuk ama temizdi.

Temiz olmasını istemedin. Gördüğün şeyin bir rüya olmasını istedin. Eskiden renginden nefret ettiği kahverengi gözler gitmişti.

Onların yerine lanet olası bir kırmızılık gelmişti.

Çığlık attın. Eğer, eğer hâlâ o bilindik insan olsaydın çığlığın boğazını yırtabilirdi.

Ne olmuştu sana böyle! Ne!

Aklında yalnızca bu soru vardı. Gürültü, bilinmezlik, yalnızlık... her şey seni delirtiyordu.

Güya soğukkanlı biri olmakta övünürdün değil mi? Trafik kazası yaşasan ambulansı arayabilirdin. Biri yere yığıldığında kalp masajı yapabilirdin. Buna inanıyordun ama şimdi tüm soğukkanlılığın uçmuştu. Delirmenin nasıl hissettirdiğini fark ettin. Evet. Büyük ihtimalle deliriyordun. Belki her şey öyle daha iyi olurdu. Araştırman gerekmezdi. Sorgulaman gerekmezdi.

Ama düşünemiyordun. Lanet gürültü o kadar yüksekti ki bir o yana bir diğer yana dönüyordun. Dizlerini karnına çekmiştin. Ellerini kafana götürmüştün. Birden nasıl göründüğünü düşündün. Sara krizi yaşayan insanlar gibi mi duruyordun? Yoksa sınava geç kaldığı için ağlayan o gence mi benziyordun? Sonra aniden tüm duyguların çekiliverdi. Birden. Dizlerin sağa dönüktü ve hafif uzatılmıştı. Üstün ise sırt üstü yatıyor gibiydi. Ellerin teslim olur gibi dirseklerinden kırılmış ve yukarı bakıyordu. Yüzün tavana bakıyordu. Karanlık tavana. Çığlıklar atan insanları görebiliyordun. Yardım isteyen insanları. Ameliyat odasını. Soğuğu hissettin. Yeterince soğuk değildi ama seni kendine getirecek kadar soğuktu yer. Üstündeki ameliyat önlüğü dizlerine kadar çıkmıştı. Bacakların yerdeki soğuğu bizzat tadabiliyordu.

Öylece yatıverdin.

Ne olduğunu düşünmeden. Nerede olduğunu düşünmeden. Nasıl olduğunu düşünmeden. Kim olduğunu düşünmeden. Neden böyle olduğunu düşünmeden. Ne kadar olduğunu düşünmeden.

Öylece yatıverdin işte. Soğuk ve kırık ayna parçalarının üstünde ameliyat önlüğüyle kim olduğun hakkında zerre düşünmeden yatıverdin.

Sanki biri beynini dondurmuştu da her şey önemini yitirivermişti. Gözlerini kapattın. Karanlık daha iyi geliyordu sana. Zaten hiçbir zaman gözlerini kapatıp bir şey görmeyi beklememiştin. İnsanlara bahşedilen o yetenekten hep mahrum bırakılmıştın. Bu yüzdendi deniz manzarası ya da güneş batımını hayal etmeye çalışmaman. Saçların kıvranmaların yüzünden dört bir yana yayılmıştı.

Bir anlığına, sadece küçük bir anlığına çocukluğunu olduğunu düşündün. Sekiz yaşındaki halini hayal ettin. Yıldızlı tavanın altındaki küçük yatakta yatan eski halini.

Gülümseyen halini.

Yorgun hissettin. Sekiz yaşına dönmek istedin. Annenin, babanın sağ olduğu, lisenin başlamadığı ve şu unutamadığın lanet projenin verilmediği o zamanlar gözüne bir asır uzaklıkta geliyordu.

Sıkı bir küfür ettin içinden.

Ardından seslerin yakınlaştığını fark ettin. Kapının açıldığını.

Gözlerini hafifçe araladın ve ışığın geldiği o yöne baktın. Birkaç tane ayak görmek seni güldürdü.

  Zaten ne olduysa sonra oldu.

Maden (Bir Marvel Kurgusu)Where stories live. Discover now