1.8

452 60 5
                                    

İnsanlar sığınaklara indirildi.

Uçak, vapur ve diğer bütün seferler iptal edildi.

Yollar, köprüler, alışveriş merkezleri hatta bütün işyerleri kapatıldı.

Dronlar olacak olan her şeyi insanlara göstermek için gökyüzünde uçmaya başladı.

Dışarda tek bir canlı bile yoktu.

Bütün bunların sadece yirmi dört saat içerisinde olduğuna inanamıyordun ama insanlarla önceden haber vermenin gerçekten iyi bir fikir olduğunu anlamıştın. Şimdi sadece siz vardınız.

Kahramanlar.

Orada durmuş olası tehlikelere karşı uyarılmak için SHIELD'ın size haber vermesini bekliyordunuz ve saniyeler geçtikçe daha da geriliyordun.

Tanrı'n her şey bir an önce bitse de gitsek moduna girmiştin. Bu gireceğin ilk savaş olacaktı. Üstelik en sevdiğin insanlarlaydın!

Yani her şey biraz daha uzun sürebilirdi ama savaşmayı yeğlerdin. Bekleme anları seni hep rahatsız etmişti. İğne olmak için sırada beklerken, yemek almak için sırada beklerken, sınıfta sırayla matematik sorusu çözerken sana gelmek üzere olan soruyu beklerken, paragraf okurken her an öğretmenin sana senin devam etmeni söylemesini beklerken...

Beklemekle aran hiç iyi değildi. Genelde hızlı gitme taraftarı olurdun. Kırmızıda geçerdin. Hızlı yer, hızlı okur ve her şeyi beş dakika içerisinde yapmaya çalışırdın. Annene göre bu yüzden sakardın zaten.

Ah, evet böyle bir problemin daha vardı. Konuyu oradan oraya sürükleyebiliyordun.

Etraflarında dönüp dronlara ters ters bakmak istiyorsun. Beş dakika önce sana çarpan uçan makine için zaten sinirlisin. Yapan kişinin nefretini hissettiğin için makineyi kırdığıma üzülmemiştin bile.

Ayrıca derinin metali kıracak kadar sert olması senin suçun değildi.

"Hey, şu misafirler ne zaman gelecek?" Tony'nin de en az senin kadar sıkıldığını bilmek seni biraz rahatlatıyor.

"Hey, döner yemeye gidelim mi?" Diye soruyorsun. Türklerin böyle bir durumda bile dükkanlarını açacağına inanıyorsun. En son büyük bir hortum çıkacağını söylediklerinde ülkeyi terk etmeyi reddettiklerini hatırlıyorsun.

Çok çılgın olabilirler ve eğer yeterince çılgınlarsa karnın doyabilir.

Tekrar söylüyorum. Acıkmıyorsun sadece zevk için yemek yiyorsun ve döner yemek şu an gerçekten iyi bir fikir gibi geliyor. Sıcak pide ve yaprak döner. Belki yanında şu tuhaf beyaz içecekten de içerdiniz. Ne diyorlardı ona? Ayran mı?

Hem insanlar yemek yiyince rahatlamıyorlar mıydı?

Dudaklarını yalayıp Kaptan'ın karnınızı doyurmanız için izin vermesini bekliyorsun ama doksanlık sarışının ağzını açmasını beklemeden kulaklıklarınızdan bunu yapamayacağınız duyuluyor.

Kulaklığı çıkarıp atarsan seni yine hapsederler mi?

Nick'in zalim biri olduğunu düşünüyorsun Peter'ın karın gürültüsünü duyunca.

"Pekala. Ajanların canı cehenneme! Alınma Nat ama ben açım ve gidip yemek alacağım. Mor bir patlıcan yemeden önce et yemeyi tercih ederim," diyorsun.

"Dur, patlıcan zaten mor olmaz mı?" Diye soruyor Peter. Ona dönüp tek kaşını kaldırıyorsun. Tony de öyle yapıyor. Steve de. Ve aslına bakarsan herkes.

Maden (Bir Marvel Kurgusu)Where stories live. Discover now