1.9

462 52 2
                                    

Hani Thanos'u dünyada karşılayacaktınız ya?

  İşte o plan tuhaf UFO'nun dünyaya gelmesiyle yok oldu.

  Böyle bir araca sahip olan birini dünyaya erkenden getirip getiremeyeceğinizi düşünüyorsunuz. Garip ve insansı özellikler taşıyan arkadaşları olan ve neredeyse bütün insanlığa etki edecek gücü olan Gerçeklik Taşı gibi bir güce sahipken onun mavi gezegene zarar verebileceğini görüyorsun. İnsanlar sakladıkları güvenli yerden çıkmaya başlamadan bütün kahramanlar kendinizi bir şekilde yukarı atmayı başarıyorsunuz. Tabii bunda Tony'nin ve Rhodes'in etkileyici zırhlarının, Peter Parker'ın güçlü örümcek ağlarının ve Doktor Strange'in boyut açabilme yeteneğinin de payı olduğunu biliyorsun ama senin gitme yolun biraz daha farklı. Onların geride bıraktıkları hasarı toplamadan gitmelerine, özellikle Doktor'un gitmesine, şaşırıyorsun ama yere uçmuş beton parçaları ve kırık camlar sanki zaman geriye sarılmış gibi eski yerlerine geçiyor ve arkadaşlarına katılmadan her şeyi kullanmadan önceki haline getirdiğine emin oluyorsun. Sonra da ellerini beline koyup gurur duyan bir anne gibi eserini süzüyorsun.

"Anne bu kadın kim?" Duyduğun soruyla arkanı dönüyorsun ve seni işaret eden, bir koluyla ayısına sarılmış kızı görüyorsun. Ona gülümsüyorsun ve bir elini belinde bırakıp diğer elini havaya kaldırıyorsun. Bedenin hafifleşiyor ve bir dizini hafifçe kırarak uçuyorsun.

Superman gibi. Ya da Supergirl.

Uçan dairenin seni beklemediğini ve aşağıdakilerin seni göremeyecekleri kadar yükseğe çıktığını fark edince havalı olmayı kesip iki elini de kaldırıyorsun ve Squidward tüm ekibe camdan akupunktur iğnesi doğrulturken içeri dalıyorsun. Dikkatler biraz dağılıyor ama sen elini sallayarak tüm camları un ufak ediyorsun ve Squidward'ın yanına gidiyorsun. Elleriyle tuhaf hareketler yapıyor ve ne olduğunu anlamak için Doktor'a dönüyorsun ama o da senin hareketsizliğini görünce sırıtarak Squidward'a dönüyor. Kimsenin sana bir şey açıklamayacağım anladığında basitçe omuz silmiyorsun ve size karşı pek dostça davranmayan dostunuzun, asla düşman diyemiyorsun, kaçmayacağından emin olmak için gemideki metallerle onu bağlıyorsun.

Buralarda bir yerlerde Magneto olabilir mi diye etrafa bakıyorsun ama daha sonra ikisinin, X-men ve diğerlerinin farklı evrenlere ait olduğunu hatırlıyorsun.

Yine de Magneto seni görseydi seninle gurur duyardı, bunu biliyorsun.

Peki şu güçlü ve sessiz adamın nerede olduğunu anlamak için etrafa bakınıyorsun. Fazla aranmana gerek kalmıyor. Thanos'un sağ kolunun sağ kolu sağ koluyla seni yeniden bir yere fırlatıyor ve kendini sürekli Hulk'tan dayak yiyen Thor gibi hissediyorsun.

Büyük dev, Wong'un ufak bir hamlesiyle
Antarktika'yı boylarken oradaki insanlara bir zarar vermemesini umuyorsun. Hiçbir sorun yok gibi görünürken bu gemiyi nasıl uçuracağını bilmediğini hatırlıyorsun.

Yoksa biliyor musun?

Bildiğini hissediyorsun ama bu kadar bilgi kafanı zorluyor. Bazılarını silmen gerekiyor yoksa aşırı bilgiden patlayabilirsin. Tony ve Bruce, Wayne değil Banner, uzay gemisi hakkında konuşuyorlar ama sen kıkırdamakla meşgulsün çünkü Bruce Banner'ın daha önce de uzay gemisi kullandığını üstelik o zamankinin epey eğlenceli ve komik bir icat olduğunu hatırlıyorsun. Anı zihninde o kadar yer ediyor ki üç büyük büyücü ufak bir sırtımadan kendileri kurtaramıyor. Herkes yeni bir plan yapmaya koyuluyor çünkü gittiğiniz yer dünya değil ve orada şimşek çağırabileceğiniz bir kule olup olmadığından emin değilsiniz.

Belki Doktor bütün şehri buraya taşıyabilirdi ama içindeki insanların nefessizlikten, orada nasıl bir hava olduğunu bilmiyorsunuz, ya da şoktan, kimin kalbi olduğu belli olmazdı, ölebileceğini tahmin ediyorsun ve bu fikri kendine saklıyorsun.

Maden (Bir Marvel Kurgusu)Where stories live. Discover now