EN UZUN GÜN

183 18 0
                                    


Ben seni seviyorum,
Gizlice..
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece.

Özdemir Asaf

Saniyeler yıllar gibi geçmişti o sahaf dükkanının iç taraflarında Tekin'i bekleyen Biset için. Omzuna dokunan bir el ile birlikte durmuştu zaman. Sakin görünmeye çalışarak arkasını döndü ve hasretle beklediği o gözlere değdi gözleri. İçinde koskoca bir fırtına koptu sanki o an.

Tekin, son karşılaşmalarında kendisine düşüncesizce ve arsızca sözler söyleyen bu yeni yetme kızı hemen tanımıştı. Gözlerinde her zamanki aşağılayıcı bakış ve dudaklarında küçümseyici bir gülümseme vardı.

Biset onun kendisini böyle bir ifadeyle karşılayacağını tahmin etmiyordu. Uğradığı bu hayal kırıklığı ona ne kadar yanlış bir insana aşık olduğunu hatırlattı yeniden. Ne bekliyordu ki? Filmlerdeki gibi romantik bir karşılaşma, duygu dolu bir bakışma ve özlem dolu bir sarılma mı? Nasıl bu kadar aptal olabilmişti?

''Çekilir misiniz? Yoksa saatlerce burada bu şekilde durmayı mı planlıyorsunuz? Eğer geçmeme izin vermeyerek kitaplarımı almama engel olacaksanız, şu kağıtta yazan kitapları bulup daha sonra evime getirirsiniz.'' dedi Tekin.

Biset cevap veremedi. Hiçbir insana karşı indirmediği gardı, bu adama karşı kendiliğinden inmişti. Hiçbir soru karşısında asla yenilmeyen cevapları, bu adamı görünce sessizliğe bırakmıştı yerini. Hiçbir şey diyemeden döndü ve Tekin'in geçebilmesi için sırtını kitaplığa dayadı. Tekin düz bir şekilde geçemeyeceği o aralıktan geçebilmek için yüzünü Biset'e doğru dönerek yana doğru bir adım attı. O an Biset Tekin'in nefesinin sıcaklığını hissetti saçlarında. Kafasını kaldırdı, tam önünde duran Tekin ile hayatı boyunca hiç olmadığı kadar yakın olduğunu gördü. Aslında hiçbir erkekle bu kadar yakınlaşmamıştı. Nefesini tuttu, dudaklarını sıktı ve yana doğru bir adım daha atması için yalvarır gözlerle baktı Tekin'e. Ama Tekin, adeta özenerek yapılmış bir heykele benzeyen silüetiyle kıpırdamadan duruyordu orada.

Tekin bu asi kızın kendisine olan hayranlığının ve ilgisinin farkına vardı o an. Bu yüzden cevap verememişti belki de kendisine. İlk karşılaşmalarında rüzgar gibi esen bu kız, şimdi kendi rüzgarında sarsılıyordu. Bu durumdan o kadar keyif almıştı ki Tekin, geçen her saniyenin bu kıza verdiği eziyeti düşündükçe çekilmek gelmiyordu içinden. Kendisine karşı hiçkimsenin gösteremediği cüreti gösteren bu kızdan, alabileceği en güzel intikamı alıyordu belki de. Bu fırsatı bir daha yakalayamayabilirdi. Bu yüzden de son hamlesini yapacak ve bu eğlenceli oyunu sona erdirecekti.

Tekin'in bu eğlenceli oyunu sona erdiren hamle olarak gördüğü şey, Biset'in tüm hayatı boyunca hatırlayacağı ilk öpücüğü demekti. Tekin eğildi ve baş parmağını Biset'in nefesini tutmak için sıktığı dudaklarına götürdü. Biset işte tam o anda bıraktı kendini. Tekinle olası bir yakınlaşmayı engellemek üzere, açık ve karşıya bakar şekilde vücudunun önünde beklettiği elleri istemsizce yanına düştü. Gözlerini kapattı ve bekledi.

Dudaklarına değen bu dudaklar daha önce yaşadığı hiçbir şeye benzemeyen hislerin kapısını açtı ona. O birkaç saniye hayatındaki en güzel saniyelere dönüştü. Tekin de onu seviyordu demek. O da bunca zamandır kendisini görmeyi beklemişti. Belki de bu yüzden Antep'e dönmüştü. Aklından yüzlerce şey geçti Biset'in o kısacık ama güzel anlarda.

Tekin kendisini geriye doğru çekerken, Biset utancından ölecekmiş gibi hissettiği için açamıyordu gözlerini. Ellerini yüzüne kapattı ve kısa bir süre o şekilde bekledi. Sırtını dayadığı o kitaplık olmasa düşebilirdi. Bacakları titriyor, yüzündeki sıcaklığı hisseden avuç içleri daha da çok terliyordu. Ellerini yavaşça indirdi ve gözlerini açtı. Hala kendisine bakan Tekin'e ne diyeceğini bilemedi.

SEN OLMALIYDINWhere stories live. Discover now