BEN HEP SENİNDİM

77 7 0
                                    


Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.

Edip Cansever

Günler birbirini kovalamış, her şey hazırlanmış, kına gecesi sona ermiş ve düğün günü gelip çatmıştı. O sabah herkeste inanılmaz bir heyecan ve stres vardı. Düğünün yapılacağı alanda oradan oraya koşuşturan ve erken gelen misafirleri karşılayan iki baba, konuklara ikram edilecek yiyecekleri ayarlamaya çalışan iki anne, Tekin'i sakinleştirmeye çalışan Cihan, Biset'i sakinleştirmek için taklalar atan Ahmet ve iki oda arasında mekik dokuyan, ayrıca nerede bir eksiklik varsa oraya koşmaya çalışan Zeynep...

Tüm bunlar bitmek bilmeyen bir hızla devam ederken düğünün başlama saati geldi çattı. Fevzi bey ve oğlu Ahmet, evlerinin biricik kızı Biset'i gelin odasından alıp iki yandan koluna girerek yürümeye başladılar. Gelin ve damadın düğün alanına çıkacağı koridorun sonuna doğru yürürken göz göze geldi Biset ve Tekin.

Bu Biset'in en güzel, Tekin'in ise en yakışıklı haliydi. Birbirlerine baktıkları en güzel andı. Bu bambaşka bir hayatın sonu ve yepyeni bir hayatın başlangıcıydı.

Fevzi bey ve Ahmet, Biset'i Tekin'e emanet edip, geri çekildiler.

''Hoşgeldin sevgilim.'' dedi Tekin.

''Hoşbuldum.''

''Ölmek üzereyim.''

''Hiç bu kadar yaşamamıştım.'' dedi Biset.

Yavaş adımlarla koridordan çıktılar ve yemyeşil bir örtüyle süslenmiş, masmavi gökyüzü ile birleşmiş, bembeyaz masalarla kaplı düğün alanındaki onlarca misafir arasından yerlerine doğru ilerlediler.

Misafirlerden gelen tebrikler, danslar ve bitmek bilmeyen alkışlardan sonra nikah memuru gelmiş, nikah masasına oturulmuştu. Biset'in nikah şahidi elbette Cihan'dı. Zaten başka birisine bunu teklif etmeyi aklının ucundan bile geçirmemişti Biset. Tekin'in nikah şahidi ise Salim amcaydı. Bu aşkta en çok emeği geçenlerden birisi de oydu. Tekin hiç düşünmeden onu aramış, nikah şahidi olmasını istemiş ve Salim bey seve seve kabul etmişti bunu. O sahaf dükkanında tanışan iki genç, o sahaf dükkanının sahibinden daha iyi bir şahit bulabilirler miydi gerçekten? Elbette bulamazlardı.

Tekin, Biset, Cihan ve Salim bey yerlerine geçtikten sonra nikah memuru konuşmasına başladı.

DEĞERLİ KONUKLAR,
BU MUTLU GÜNE HER İKİ AİLE ADINA HOŞ GELDİNİZ DİYOR VE NİKAH AKDİNE BAŞLIYORUM.

ADINIZ SOYADINIZ?
- BİSET GÜNER
ADINIZ SOYADINIZ?
- TEKİN TÜRKER

BİRBİRİNİZLE EVLENMEK İSTEDİĞİNİZİ BİZE YAZILI OLARAK BİLDİRDİNİZ. YAPTIĞIMIZ İNCELEMELER SONUCUNDA EVLENMENİZE MANİ HERHANGİ BİR DURUMUN BULUNMADIĞI TARAFIMIZCA TESPİT EDİLMİŞ OLUP, ŞİMDİ BİR KEZ DAHA MİSAFİRLER VE ŞAHİTLER HUZURUNDA SÖZLÜ OLARAK EVLENMEK İSTEDİĞİNİZİ BEYAN EDERSENİZ EVLENME AKDİNİZİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİM.

SİZ SAYIN BİSET GÜNER YANINIZDA OTURAN SAYIN TEKİN TÜRKER BEYEFENDİYİ HİÇ KİMSENİN ETKİSİ VE BASKISI OLMAKSIZIN, ÖZGÜR İRADENİZLE EŞ OLARAK KABUL EDİYOR MUSUNUZ?
- SONSUZA KADAR EVET!

SİZ SAYIN TEKİN TÜRKER YANINIZDA OTURAN SAYIN BİSET GÜNER HANIMEFENDİYİ HİÇ KİMSENİN ETKİSİ VE BASKISI OLMAKSIZIN, ÖZGÜR İRADENİZLE KENDİNİZE EŞ OLARAK KABUL EDİYOR MUSUNUZ?
- SONSUZA KADAR EVET!

SİZLER DE ŞAHİTLİK EDİYOR MUSUNUZ?
- EVET.

O HALDE BEN DE MEDENİ YASANIN VE BELEDİYE BAŞKANIMIN BANA VERMİŞ OLDUĞU YETKİYE DAYANARAK SİZLERİ EŞ OLARAK İLAN EDİYORUM.

GELİNİ ÖPEBİLİRSİNİZ.

Tekin Biset'in duvağını kaldırırken, Biset gözlerini bambaşka bir dünyaya açar gibi bakıyordu Tekin'in yüzüne. Birbirleri için kullandıkları arkadaş, dost, sevgili gibi birçok sıfatın yanına başka sıfatlar da eklenmişti artık. Onlar birbirlerinin eşi, hayat arkadaşı, ailesi olmuşlardı. Tekin güzeller güzeli karısının alnından öperken, Biset gözlerini kapatmış, ömür boyu hatırlayacağı bu anı ölümsüzleştirmeye çalışıyordu zihninde.

Evlilik cüzdanı her zaman olduğu gibi geline verilmişti. Biset elindeki cüzdanı Tekin'e doğru uzattı ve hafifçe salladı.

''Artık benimsin Tekin.''

''Ben zaten hep senindim.''

Nikahtan hemen sonra dansa davet edildi damat ve gelin. Evli bir çift olarak ilk danslarını ederken, bir yandan da Tekin'in fark etmediği bir gerçek ortaya çıkıyordu.

''Üniversitenin bahçesinde sana hediye ettiğim kitabı açıp bakmak aklına gelmedi mi hiç?'' dedi Biset.

''Sen birden yurt dışına gidince, ben de kendimin bile unutacağı bir yere sakladım onu.''

''Eğer baksaydın, çoktan evlenmiş olurduk belki de.''

''Ne var ki o kitapta?''

''Farklı farklı sayfalarda altları çizilmiş birçok kelime.''

''Ne söylemek istemiştin bana?''

''Gidelim demek istemişim. Serdarla evlenmekten, onun karısı olmaktan o kadar çok korkuyordum ki... Sana her şeyi açık açık söyleyecek cesaretim de yoktu. O kitaptaki kelimeleri bileştirip duygularımı anlamanı istemiştim. Oradaki kelimelerle sana; uzaklara gidelim, evlenelim ve bir ömür birlikte yaşayalım demek istemiştim.''

''O kitabı okumamam bize yıllar kaybettirdi öyle mi?''

''Evet, belki de ömrümüzün en güzel yıllarını kaybettik ama ailemizi kazandık. Baksana etrafına... Annelerimiz, babalarımız, Cihan, Zeynep, abim... Herkes ne kadar mutlu. Kimseyi karşımıza almak zorunda kalmadık. Bugün burada herkes bizim yanımızda. Böylesi daha güzel değil mi?''

''Haklısın sanırım. Ama yine de iyi ki okumamışım diyemeyeceğim. Eğer o zamanlara geri dönseydik, muhakkak satır satır okurdum o kitabı.''

''Seni çok seviyorum Tekin. Er ya da geç fark etmez. Şu an burada bu anın içinde olmak, yaşadığım tüm acılara, çektiğim tüm sıkıntılar, tüm göz yaşlarıma bedel. Burada seninle olmak şimdiye kadar tüm gözyaşlarıma değer.''

''Ben de seni seviyorum Biset. Hiç kimseyi sevmediğim kadar çok seviyorum. Hayattaki herkesten ve her şeyden daha çok seviyorum...''

SEN OLMALIYDINWhere stories live. Discover now