SANA GİDEN YOLLAR KAPALI

85 4 0
                                    

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm

Yalnız seni, yalnız senin gözlerini.

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım

Ben artık adam olmam bu derde düşeli...

Cemal SÜREYA

O gün Biset'e kapıyı açan Adaklı ailesinin tek oğlu Serdar'dı. Babası Tahsin bey ve annesi Nuran hanıma, Biset'i iki erkeğin eve bıraktığını söylemedi. Ancak sık sık Biset'e göndermelerde bulunmayı ihmal etmiyor, ailecek yedikleri akşam yemeklerinde ısrarla Biset'e neden Antep'te değil de İstanbul'da okumaya karar verdiğini soruyordu. Tahsin bey ve Nuran hanımın davranışları ise, ne rahatsızlık verecek kadar kötü, ne de kendisini evinde gibi hissetmesini sağlayacak kadar iyiydi.

Biset buraya geldiğinden beri Serdar'ın odasında kalıyordu. Bu sebeple Serdar geceleri salonda uyuyor, Biset de bu durumdan son derece rahatsız oluyordu. En kısa zamanda eve çıkmak istiyordu.

Günlerce, hatta bazen haftalarca eve gelmeyen abisinin kumar oynadığını, eve gelen mafya kılıklı adamlardan öğrenmişti Türkan hanım. Biset'i aramış ve durumu ağlaya ağlaya anlatmış, Biset ise tüm çaresizliğiyle annesini teselli etmeye çalışmıştı. Abisinin başlarına açtığı bu büyük bela yüzünden, anne ve babasının gönderdiği harçlıkla tek başına eve çıkması imkansızdı. Geçinmekte bile zorlanacağı belliydi. Ancak bu evde de uzun süre kalamazdı. Uzun süreli bir misafirliğin, evdekiler tarafından pek de hoş karşılanmayacağını düşünüyordu.

Bir pazar günü Tahsin bey, oğlu Serdar'a Biset'i de yanına alıp dışarı çıkmasını, onu biraz gezdirmesini söyledi. Serdar da tek izin gününü kendi istediği şekilde geçiremeyecek olmanın verdiği huzursuzlukla söylenmeye başladı.

''Hiç gerek yok Tahsin amca.'' dedi Biset. ''İlginiz için teşekkür ederim.''

''Bence de gerek yok baba. Nasılsa onu gezdirecek birileri vardır. Hem otobüse falan gelemez o. Arabayla gezdirmek gerekir.''

Serdar'ın bu söyledikleri Tahsin beyin içine bir kuşku düşürdü.

''Bildiğin, gördüğün bir şey varsa söyle. Kimseyi zan altında bırakma evladım.''

Biset'in sırtından soğuk soğuk terler akıyordu.

''Yok baba. Bir şey bildiğimden değil. Öylesine konuşuyorum. Hadi gel çıkalım da dolaşalım. Babamın gönlü olsun en azından.''

Biset Tahsin amcasına bakarak ''İzninizle.'' dedi ve yerinden kalktı. Sonra mutfağın kapısının önünde durdu.

''Nuran teyze, biz biraz dolaşacağız. İstediğiniz bir şey var mı? Ekmek falan lazım mı?''

''Yok kızım.'' dedi Nuran hanım. ''Çok geç kalmayın.''

Serdar ve Biset hazırlanıp çıktılar. Onlar evden çıkar çıkmaz kocasının yanına geldi Nuran hanım.

''İlahi Tahsin. Aklımdan geçen şey mi yoksa düşündüğün?''

''Evet hanım, tam da onu düşünüyorum. Kız küçük değil, artık üniversite talebesi. Üç beş yıla avukat çıkacak. Bizim haytanın da bir baltaya sap olacağı yok. 22 yaşına bastı bu sene, o da küçük değil artık. Diyorum ki sen Türkan hanımın ağzını ara. Böyle bir şeyi düşünürler mi, düşünmezler mi bilelim. Eğer onların da olurunu alırsak, yapalım bu çocukları birbirine.''

''Bu kızın avukat olup da para kazanmaya başlamasına yıllar var bey. Üstelik abisi kumar denen illete bulaşmış diyorlar. Fevzi beyle Türkan hanım didinip duruyorlarmış bu borç harç meselesi için. Hiç bulaşmasak daha iyi olacak sanki.''

SEN OLMALIYDINDär berättelser lever. Upptäck nu