YAŞAMAYI UNUTMAK

71 5 0
                                    


Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice..
Aklımda sen.

Özdemir Asaf

Tekin okulun kapısından çıkarken kendisine doğru yaklaşan öğrencilerine bakıp gülümsedi.

''Hocam, sınav kağıtlarımızı geçen seferki gibi okumayın.'' dedi içlerinden birisi.

Tekin güldü. ''Geçen sınavdaki gibi kağıtlarla karşılaşırsam, üzgünüm çocuklar; yine aynı şekilde okumak zorunda kalacağım.''

Öğrencilerden gelen gürültüyle birlikte suratını ekşitti.

''Bu sene mezun olacaksınız ama hala muhakeme gücünüz yeterli seviyede değil. Kanun maddelerini ezberlemek yerine, yorumlamayı ve bir maddeyi farklı olaylara uygulamayı öğrenmeniz gerek. Yoksa benim dersimi geçmeniz imkansız.''

Bu cümleden öğrenciler ne anlar bilinmez ama Tekin için önemli olan o öğrencilerin gerçek birer avukat,hakim, savcı veya akademisyen olarak mezun olmalarıydı. Bunun için de öğrencilerini diğer hocalara kıyasla daha zor sınavlara tabi tutuyordu. Öğrencileri bir yandan ona hak verirken, diğer yandan da okulu bitiremeyecek olma endişesiyle ona kızıyorlardı. Tekin bunu anlayışla karşılasa da, idealist bakış açısından asla ödün vermiyordu.

Okuldan çıkar çıkmaz arabasına bindi ve evinin yolunu tuttu. Evin bahçesindeki salıncakta oturan ve gülümseyerek kendisine bakan Azra'yı gördü. Gülümseyerek yanına gitti. Sarıldılar.

''Nasıl geçti günün?'' diye sordu Azra.

''Yorucu...'' dedi ve devam etti Tekin. ''Annenin yaptığı güzel yemekleri yiyince hiçbir şeyim kalmayacak.''

''Hadi o zaman.'' dedi ve ayağa kalktı Azra. Bahçedeki masanın üzerine koyduğu paketleri alıp içeri girdiler.

''Sen üzerini değiştir, duş al. Ben o zamana kadar yemekleri ısıtmış olurum.''

Tam o sırada Cihan'ın sesi yankılandı evde.

''Aysel teyzenin yemeklerinden daha çok özlediğim bir şey varsa, o da yengemin yemekleridir!''

Gerçekten de Tekin'in annesi Meryem hanımın yaptığı yemekler herkesinkinden güzel gelirdi ona. Ama Azra'nın annesi Aysel hanımın yemeklerini de çok severdi.

Tekin duş alıp aşağı indiğinde Azra ve Cihan koyu bir muhabbetin içindeydiler. Masaya oturup bu koyu muhabbete o da dahil oldu. Üçü birlikte güzel bir akşam yemeği yediler.

Yemekleri silip süpürdükten sonra, salondaki koltuklara kurulup muhabbet ettiler.

Azra sormamak için direndiği soruyu nihayet sordu.

''Biset'ten haber var mı?''

Tekin sinirlendi. Cevap dahi vermedi.

Cihan daha ılımlıydı.

''Amerika'da hala. Evlenmiş diye duyduk.''

Azra şaşkınlığını gizleyemedi.

''Evlenmiş mi? Kimle?''

''Bilmiyoruz.'' dedi Cihan.

Azra artık Biset'in evlendiğini duyunca üzülecek kadar iyi bir dostluk yürütüyordu Tekin'le. Ancak başka birisiyle evlenemeyecek kadar da yormuştu Tekin ile yaşadığı ilişki onu. Yaklaşık 4 yıldır ne Cihan'ın ne de Tekin'in ağzından duymamıştı Biset adını. Ancak bugün Tekin'in evine gelirken Biset'e benzeyen bir kız görmüş ve bu sessizliği bozmaya karar vermişti. Çünkü Cihan'ın 2 yıldır devam eden güzel bir ilişkisi olsa da, Tekin hayatına hiç kimseyi almamakta oldukça kararlıydı. 4 yıl geçmiş ve asla dönüp etrafına bakmamıştı. Okuldan eve, evden okula yaşadığı bu hayat artık çevresindeki herkesi üzüyordu.

SEN OLMALIYDINWhere stories live. Discover now