AŞKTAN KAÇIŞ

118 17 0
                                    

"Kaçmak istedikçe sana yakalanıyorum.

Söndürmek istedikçe sana yanıyorum...

Yenildim işte!

Yine seni seviyorum.

Özdemir Asaf

Biset ve Cihan yol boyunca hiç konuşmadılar. Biset birkaç kez bir şeyler söylemeye yeltense de, hiç görmediği kadar suratsız bir biçimde ve gözlerini bir saniye bile yoldan ayırmadan araba kullanan Cihan'a baktıkça; ağzından dökülmek isteyen onlarca kelimeyi kendisine saklamak üzere geldikleri yere geri gönderiyordu. Cihan sert bir fren. hareketiyle, tam Biset'in evinin olduğu sokağın başında durdu.

''Teşekkür ederim...'' dedi Biset. '' Her şey için.''

''Sen şimdi eve geç, herkesin uyuduğundan ve senin dışarıda olduğunu fark etmediğinden emin ol ve bana mesaj at. Mesajını aldıktan sonra gideceğim.''

Biset'in hayatında gördüğü en nazik, en düşünceli insandı Cihan. Belki de Tekin'den önce Cihan girseydi hayatına, şu an bambaşka gözlerle bakıyor olurdu ona. Bunları düşünürken Tekin'in hastane odasında uyurkenki hali, saçmalamalarına dayanamayıp gülen yüzü, ışıl ışıl gözleri geldi aklına. Kendini kandırmasının bir anlamı yoktu. Muhtemelen asılacağını bile bile kendi ayaklarıyla idam sehpasına giden bir mahkum gibi, yine adım adım Tekin'e doğru gidecekti ayakları. Tekin, Biset için kaçınılmaz sondu. Asla baştan yazılamayacak bir hikayeydi. Belki de asla değişmeyecek bir kader...

Hiçbir şey demeden indi arabadan Biset. Evin kapısına kadar koşarak gitti. Bir eliyle cebindeki anahtarı çıkarmaya çalışırken, diğer eliyle de Cihan'ın arabasının olduğu yöne doğru bakarak gitmesini işaret ediyordu. Kapıdan içeri girdiğinde ışıklar kapalıydı. Öne abisinin sonra da anne babasının odasına doğru yürüdü. Abisinin odasının kapısı açıktı. İçeride kimse yoktu. Belli ki abisi yine gelmemişti eve. Anne ve babasının odasından da horlama sesi dışında bir ses gelmiyordu. İçi rahatladı. Hemen telefonunu eline aldı ve Cihan'a mesaj gönderdi.

''Sorun yok. Dışarıda olduğumu fark etmemişler. Benim için buraya kadar geldin, teşekkürler.''

Cihan belli etmese de, Biset'in evde sorun yaşamasından korkuyordu. Mesajı okuyunca derin bir oh çekti ve hızlıca hastanenin yolunu tuttu. Odaya girdiğinde Tekin telefondaydı.

''Merak etme Azra, gayet iyiyim... Hayır hayır... Annem abartmış biraz, büyütülecek bir şey yok... Hayır Azra buraya gelmene gerek yok. Ben zaten bu hafta dönmeyi düşünüyorum... Evet, bunları gelince konuşuruz... Ofiste durumlar nasıl?... Anladım, peki iyi geceler o halde sana.''

Cihan o anda Tekin'in sevgilisiyle değil de sıradan bir arkadaşıyla konuşuyormuş gibi davrandığını fark etti. Azra'ya çok yakın davranmadığını geçen sefer birlikte geldiklerinde fark etmişti ancak aile ortamında oldukları için temkinli olmaya çalıştığını düşünmüştü. Ama bu telefon konuşması, endişeden deliye dönmüş bir sevgiliyle yapılması gerekenden çok daha soğuk ve hissizdi. Aralarında yolunda gitmeyen bir şeyler mi vardı?

''Biset'i evine kadar bıraktın mı?'' dedi Tekin telefonu kapattıktan sonra.

''Bıraktım, evet.''

''Ailesi, Türker kanı taşıyan biri için gece gece hastaneye geldiğini öğrenirse, bir daha evden dışarı adım atamaz muhtemelen. Sahi, o benim hasta olduğumu nereden öğrendi?''

''Ben haber verdim.'' dedi Cihan sert bir şekilde.

''Azra tesadüfen beni arayıp, telefonu annem açtığı için öğrenmiş durumu. Ona bile haber vermeyip de Biset'i hastaneye kadar sürüklemene nasıl bir anlam yüklemeliyim?''

SEN OLMALIYDINOnde as histórias ganham vida. Descobre agora