°75°

6K 476 175
                                    

Kalkıp dolabın önüne dikilerek biraz karıştırdım. Sanırım bu gün bizimkilerle biraz dışarıya çıksam çok iyi olacaktı. Buraya tahammül ede bilirdim ama Yoongi bana karşı böyle garip hareketler sergilemeseydi tabii..

 Buraya tahammül ede bilirdim ama Yoongi bana karşı böyle garip hareketler sergilemeseydi tabii

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seçtiğim mavi kombini bir kenara bırakarak siyah beyaz çizgili kazağıda hemen yanına bıraktım.

Dolabın tam aşağısında ayakkabılar vardı. Aslında önce spor ayakkabı giymeyi düşinmüştüm ama şimdi vazgeçtim topuklu giyecektim.

Kombinimle aynı tonlarda çokta yoksek olmayan bir topuklu bulduğumda mutlulukla kutusundan çıkararak yatağın kenarına bıraktım.

Kombinimle aynı tonlarda çokta yoksek olmayan bir topuklu bulduğumda mutlulukla kutusundan çıkararak yatağın kenarına bıraktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kıyafet benimdi ama ayakkabıları sanırım Yoongi benim için almıştı çünki benim topuklu ayakkabılarım sadece siyahdı. Böyle topuklu ayakkabıları pek giymiyordum zaten ama kombinimin altına bunun siyahdan daha iyi duracağına eminim

Kendimle getirdiğim bavulun bir köşesinde saç düzleştiricim olmalıydı sanırım. Tabi eğer doğru hatırlıyorsam. O zaman demekki dolaba yerleştirmiş olmalıyım. Uzun uğraşlar sonucunda onu da bulmuş ve saçlarımı düzleştirmiştim. Saçlarımın uzunluğu böyle daha iyi belli olmuştu.

Son zamanlar bende fark etmemiştim ama baya uzamış belimden aşağıdaydı. Gülümseyerek saçımı sağa sola savurarak makyaj çantamı aldım.

Düğün makyajı yapacak değildim tabi ki, zaten düğünde bile düğün makyajı yapmıyordum oda ayrı bir konu.

Gözlerimin altına sürdüğüm kapatıcı umarım işe yarar ve beni ele vermezdi. Uyumadığımı anlamalarını istemiyordum.

Açık kahverengi tonlarında rujumu sürerek gözlerim için de rimel kullanarak makyajımı tamamlamıştım. Çokta abartmaya gerek yoktu.

Makyajım bulaşmasın diye kazağımı önceden giyinmiştim. Biraz telefonla zaman geçirerek diğerlerine görüşmek için haber vermiştim. Beni gelip evden alacaklardı.

Penceremden içeriye sızan işıkla artık giyinme zamanı olduğunu anlamıştım. Üzerimi giyinerek saçlarımı son kere düzelttim ve topuklularımı ayağıma geçirdim.

Kapım tıklatıldığında hemen ardından Yoınginin sesini duymuştum.

"Bizimkiler masaya geçti istersen bizde beraber inelim. Yani uyandıysan"

"Sen in ben kendim gelirim"

"Sarah hadi birlikte inelim. Yemekten sonrada dışarda konuşuruz biraz tabi istersen"

"Gerek yok sen in ben hazırlanıp ineceğim"

"Peki"

Adım seslerinden gittiğini anlamıştım. Onu kırmak tabi ki istemiyordum. Zaten sesi her kırgın çıktığında kalbim sıkışıyordu. Ama neden yaptığını anlamanın başka yolu yoktu sanırım.

Çantamı alarak kapıya yöneldim. Merdivenleri her indiğimde topuklularımın çıkardığı ses hoşuma gitmişti. Son basamaktan inerek koca yemek masasına yöneldiğimde tüm gözler üzerimdeydi. Ama benm baktığım tek kişi vardı tabii ki.

Onun hayranlıkla baktığı bakışların altında ayrıca kırgınlık vardı. Bunu hissedebiliyordum.

Yavaşça ilerleyerek benim için boş bırakılan sandalyeye yani Yoonginin tam yanına oturdum. Diğer yanımda bayan Min karşımdaysa güzelim cici annesi vardı.

Hiçbirşey demeden sahte bir şekilde gülümsüyordum sadece.

"Sarah iyi misin kızım? Kendini nasıl hissediyorsun?"

Gülümseyerek karşımdaki portakal suyundan bir yudum aldım.
"İyiyim bayan Min. Çok iyiyim hatta birazdan arkadaşlarım gelecek. Benimle biraz vakit geçirmek istemişler"

Yoonginin bakışlarının üzerimde olduğuna adım gibi emindim. Portakal suyunu nazikçe masaya bırakarak gülümsedim.
"İzin veriyorsunuz değil mi?"

"Ahh tabi ki kızım. O ne demek? İstediğin gibi çıka bilirsin?"

"Hah bayan Min eskiden bana neden izin yoktu peki?"
Gerçekten Yuranın hala ne üzle konuştuğunu konuşmayı bırak burda ne yüzle kalmaya devam ettiğini bilmiyordum.

"Çünki sen zaten gizlice kaçıp istediğin yere gidiyordun"

"Babanne istediğin yer değilde şuna bara gidiyorsun desene Sarah da artık bizden biri sayılır nasıl olsa"
Mingyu gülerek konuştuğunda onun bu konuşmalarını sevmeye başlamıştım. Benimle yaşıttı ama davranışları konuşmaları çocuk gibiydi. Sanki hiçbir şey umrunda değildi.

Az önceki bardağımı Yoonginin alarak portakal suyumu içtiğini gördüğümde bakışlarım hemen elimin yanındaki bardağa kaymıştı. Yah az önceki bardak Yoonginindi. Ohhh az kalsın neden benim meyve suyumu içiyorsun diye kavga çıkaracaktım. Söz konusu meyve suyumsa kesinlikle ben istemeden kimse alamazdı.

"Hey hyung diyorum ki baya değişmişsin"

İkimizde anlamsız bakışlarımızı Mingyuya yöneltmiştik.

"Eskiden kimsenin kullandığı bardağı kullanmazdın iğreniyorum diye"

Yoongi gülümseyerek yemeyine gömülmüştü tekrar.

"Yah hyung birşey demeyecek misin?"

Acaba sinirlendimi diye düşünürken elimi tutarak havaya kaldırarak öpmüştü.

"Dudakalrını öptüğüm birinin içtiği su bardağından tiksinecek değilim Mingyu. Şimdi yemeğini ye"

Yüzümü kaplayan sıcaklıkla acaba masanın altına falan girsem geçermiydi diye düşünüyordum.

Hızlı bölüm atacaz dedik sözümüzü tutuyoruz😌😌😌

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hızlı bölüm atacaz dedik sözümüzü tutuyoruz😌😌😌

My ghost|| MinYoongi||Hayalet sevgilim+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin