06:00

1.9K 133 165
                                    

Medyayı Açamayanlar İçin Bölüm Müziği: Sia- Breath Me

//

Hücreden çıkalı iki gün olmuştu.

Koca iki gün.

Ve bir türlü anlatacak vakit bulamıyordum, hem kendim hem de Erwin. İkimizde meşguldük.

Çünkü Ashton, Harry, Reiner ve Bertholdt'dan laf almaya çalışıyorduk.

Annie ise kendisini bir kristalin içine kapatmıştı bu yüzden onu özel odada tutuyorduk.

"Kim için çalışıyorsunuz?" Hanji Harry'e bir kez daha bu soruyu sorarken kalbimin ağrısı şiddetlendi, gelecekte ya ben de onun gibi olursam? O zaman ne olacaktı?

"Bunu neden bana soruyorsunuz? Yanınızda duran kıza sorsanıza!" Hanji bana baktı.

"Rosé? Bunlar ne diyor açıklamak ister misin?" Midem kasıldı, kusmak istiyordum.

"Ben... Ben bilmiyorum efendim. Bence fazla işkence gördüğü için kafayı yedi." Ağzımdan hiçbir duygu belli etmeyecek şekilde bu lafların dökülmesine izin verdim, Harry bana şokla baktı.

"Seni orospu!" Hanji onun çenesini bir kere daha tuttu ve elindeki davyeyi dişini çekecek şekilde tuttu.

"Sen her cevap vermediğinde ağzından bir tane daha diş eksilecek Harry." Dişini çekti ve yere o dişin düşmesine izin verdi, tüylerim diken diken oldu. Anlatmam gerekiyordu.

Anlatmam gerekiyordu.

Neden yapamıyordum? Neden bu kadar güçsüz ve korkaktım?

Ağzından akan kanlara baktım, cidden kusmam gerekiyordu.

Sabahtan beridir yaptıklarımız; diş çekmek, tırnak çekmek ve vücudunun hassas olan bölgelerine bıçakla iz bırakmaktı. Harry ve Ashton cidden çok dayanıklılardı, gerçi hepimiz bunlar için eğitilmiştik ve onlarda bunun hakkını veriyordu, boşuna eğitilmediğimizin hakkını. Dayanıklı olmamızın sebebi buydu.

Ben dışında.

Ben hep en güçsüz olandım.

"Sıraya geçin sizi küçük sıçanlar!" Başımızda bekleyen askerlerden birisi bu cümlesini bize bağırarak söylerken ağlama isteğimi tuttum.

Ağlamak yasaktı.

Mutlu olmak yasaktı.

Sevmek yasaktı.

Dudağımı ısırdım, neden okuduğum kitaplardaki çocuklar gibi bir hayatım yoktu? Neden bunları yaşamak zorundaydım?

Askeri eğitimimiz üçe ayrılıyordu; dövüşler, askeri egzersizler ve acılar.

Acılar kendi içinde ise ikiye ayrılıyordu; fiziksel acı ve ruhsal acı.

İlk fiziksel acıdan, sonra ise ruhsal acıdan geçiriliyorduk. Daha sonra ise bizi yataklarımıza uyumaya gönderiyorlardı ve uyuyamayan tek kişi ben oluyordum.

Fiziksel acı ruhsal acının yanında hiçbir şey olarak kalıyordu benim için, keşke ruhsal acı yerine ekstradan bir kez daha fiziksel acı çekebilme şansım olsaydı.

"Ashton Davies." Hafif bir şekilde öne doğru eğildim ve giden Ashton'a baktım, şu an ruhsal acı kısmındaydık. Herkes kan ve ter kokuyordu. Ashton az önceki çocuğun oturduğu koltuğa oturdu ve ellerini koltuğun değneklerine yasladı, bir demir sayesinde kolları oraya sabitlenirken hiçbir şey okunmayan bakışlarını yukarı doğru çıkardı ve bana baktı.

l o s t i n y o u r m i n d/ levi ackermanTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang