08:00

1.9K 145 517
                                    

Medyayı Açamayanlar İçin Bölüm Müziği: Thousand Foot Kruch- Be Somebody

//

O gece, ikimiz içinde garip bir geceydi.

Onun eskizini attıktan sonra detaylarına girip karakalem yapacağıma söz vermiştim.

Bana "İmgesel çizebiliyor musun?" diye sormuştu.

"Evet." demiştim.

"Anladım," demişti, "o zaman sana bir kadın tarif edeceğim, çizebilir misin?"

Kalbim sıkışmıştı ama kabul ettim.

Uzun siyah saçlı, zayıf ve kemikli yüz hatlara sahip olan; Levi'ın göz rengine sahip bir kadını tarif etmişti bana.

Biraz yaşlı çizmemi istemişti, bir anneymiş gibi.

Bunu dedikten sonra diğer çizimlerime bakmıştı, Ashton'ın portresini görünce kaşlarını çatmıştı. Ayrıca orada benim için özel sayılan bir fotoğraf göstermiştim.

Ortada ben vardım, solumda Harry ve sağımda Ashton... İkisinin de boynuna kolumu atmıştım ve hepimiz sırıtıyorduk kameraya doğru.

O zamanlar on iki yaşındaydık.

Zaman ne çabuk geçiyordu.

Şu an ise oturmuş istediği kadını çiziyordum, karakalemimi de bitirmiştim. Ekstradan kendisine benzemesini istemişti benden, tahminimce çizdirdiği kişisi annesiydi.

Yüzbaşı, cidden... Yapmamalıydı böyle.

Son çizgilerimi atarken gülümsedim, kağıdı defterimden kopardım. Onun portresinin olduğu sayfayı da kopardıktan sonra ayağa kalktım ve odamdan çıkmak için hareketlendim. Kapıyı açtığımda karşımda tam kapıya vurmak üzere olan Hanji vardı, şaşkınlıkla ona baktım.

"Han... Ji?" Ağzımdan soru sorar bir sesle çıktı ismi.

"Şey, rahatsız ettiğim için üzgünüm ama Ashton seninle konuşmak istiyor." Şaşkınlıkla ona bakmaya devam ettim.

"Neden?" Hanji iç çekti.

"Sana söyleyecekleri varmış." Elimdeki çizimlere baktım, Hanji'nin bakışları üzerimdeydi.

"Çizim mi yaptın? Bakabilir miyim?" Heyecan ama ciddiyet dolu bir sesle bunları söylerken güldüm.

"Levi için yaptım." Tam uzatıcakken elini çekti.

"Almayayım o zaman, özel olabilir. Zaten söylemek isterse ya da göstermek isterse kendisi yapar." Ona baktım.

"Yakın mısınız?" Gülümsedi ve kafasını salladı.

"Evet. O öyle görünmeyebilir ama sevdikleriyle uğraşmayı sever, tam bir huysuz küçük oğlanlara benziyor değil mi? Zaten boyu da kısa gerçi ama..." Kıkırdadım.

"Evet, öyle." Daha sonra çizimi masanın üzerine bıraktım.

"Daha sonra veririm, hadi gidelim." Odadan çıktık ve zindanların olduğu yere gitmeye başladık, arkamızdan bir gürültü koparken yerimde durdum.

"Jean! Bırak lan beni!" Eren bunları bağırarak söylerken arkama döndüm, merdivenlerde duruyorduk.

Onlar birbirlerini iterek gelirken Eren'in ayağı kaydı ve o sırada Jean'ın kolunu tuttu, birbirlerine sarılarak merdivenden düşerken gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

İkiside yuvarlanarak yanımızdan geçtiğinde Hanji ile koşarak aşağı indik.

"Hey, çocuklar! İyi misiniz?" Endişeyle bunları söylerken Jean Eren'in üzerinden kalktı, Eren'e baktığımda suratında çok salak bir ifade vardı.

l o s t i n y o u r m i n d/ levi ackermanWhere stories live. Discover now