Giriş

171K 3.6K 875
                                    


*
*

"Hah, paşamız da geldi!" Hakan, elinde ki çekirdek kabuklarını çöp poşetine silkeledi ve ayağa kalktı.

"Gözümüz yollarda kaldı, eşek sıpası."

Kaan, Hakan'ın abartısı karşısında gülerek gözlerini devirdi. "Lan daha dün akşam hep birlikteydik, arsız. Koynunda mı yatayım ne istiyorsun?"

Hakan'ın gözleri sahte bir aydınlıkla ışıldadı ve dudaklarına sinsi bir gülüş yayıldı. Kaan kafasına vurdu. "Zevzek herif."

"Oğlum! Şu lokumları mahalleliye dağıtıverin hadi bakayım." Diyerek kapıdan elinde koca iki kutuyla çıktı Zeynep Hanım.

"Hayırdır Zeynep Sultan? Oğlun kısmet buldu da hayır mı yapıyorsun?" Dedi Kaan alayla gülerek.

Zeynep Sultan kocaman bir kahkaha atarken Hakan homurdanmakla yetindi. "Yok be oğlum, siz dört zibidi hayırlı bir kısmet bulacaksınız da karşımıza getireceksiniz?" Tekrar güldü. "Hazal'ım geliyor bugün. Hakan söylemedi mi? Akşam yemeğe davet etmiştim seni."

Kaan kaşlarını kaldırarak Hakan'a baktı. "Yok anacım, kıskanıyor bu bizi. Çağırmadı vallahi."

Hakan ise kutulardan birini Kaan'ın kollarına bırakıp diğerini kendisine aldı. "Ne kıskanacağım sizi be? Aklımdan çıkmış. Fiko ile Tekin'i de çağıracaktım, onları da unuttum bak."

Zeynep Sultan dudaklarını birleştirerek ayıplarcasına baktı oğluna. "Aşık mıdır nedir, cık cık cık."

Hakan ile Kaan mahalleliye lokumları dağıtırken önce Sevda çıktı sokağın başından. Ardından Fiko. Hakan gülüşünü tutamazken, Kaan'ın sağ dudağı yukarı kıvrıldı.

"Çok güzel olmuşsun bugün. Kalbimi çaldın yine." Diyerek peşinde dolanıyordu Fiko, Sevda'nın. Sevda'nın bağımsızlığını ilan etmiş saçları ve üstünde ki kareli pijamaları dışında bir sorun yoktu. Kırk yılın başı ekmek almaya çıkmıştı, kapısının önüne pusu kurmuş Fiko'dan haberi yoktu!

Sevda, Fiko'ya yüz vermeden evine girdiğinde Fiko'nun omuzları çöktü ve lokum dağıtan arkadaşlarının yanına gitti. Umutsuzca lokumlardan birini ağzına atıp, ardından ikincisini de eline alıyordu ki Hakan eline vurdu. "Hakkını bitirdin koçum, yallah."

Fiko sesli bir nefes verip kaldırım kenarına çöktü. "Daha ne yapayım anlamıyorum ki, sökeyim kalbimi eline mi vereyim?"

Hakan da farkında olmadan kendini yanına çökmüş buldu. "Kadın milleti anlamıyor aşktan kardeşim."

"Sizin aşkınıza kim inansın be oğlum? Dedim ben size bizim mahalleden birine aşık olmayın diye." Fiko, Kaan'a ters bir bakış atıp kafasını tekrar yere eğdi.

"Sen bir aşık olda, soracağım ben sana Kaan efendi.. Biz de salak değiliz herhalde gidip illa mahalleden birine aşık olmak için götümüzü yırtmadık. Bir baktık aşık olmuşuz."

Kaan dudaklarını üstünkörü yaladıktan sonra gözleriyle Fiko'yu işaret etti. "Hadi seni biliyoruz." Ardından Hakan'ı gösterdi. "Bu lavuk kime aşık?"

Fiko kendini tutamayıp gülmeye başladığında Tekin de kolunu Kaan'ın omzuna atarak ortama giriş yaptı.

"Vallahi Necmi Abi'ye falan aşıkta bize söyleyemiyor diye korkuyorum." Hakan kutudaki lokumlardan birini alıp Tekin'in kafasına fırlattığında Cevriye Nine'nin sesi yankılandı sokakta.

"Nimet o Hakan! Çarpılacaksın, düzelmeyeceksin! Al onu öp üç kere alnına koy, çabuk."

Hakan homurdanarak ayağa kalktı ve yere düşen lokumu alıp öptü, alnına koydu. Üç kez bu hareketi tekrar ettikten sonra gülen arkadaşlarından Tekin'e uzattı lokumu sırıtarak.

"Yesene, kutsadım."

"Oğlum ben size oturun orada lokumlarla sohbet edin mi dedim?" Diyerek terlikleriyle sokağın sonuna şıkıdık şıkıdık gelen Zeynep Sultan girdi görüş açılarına bu sefer.

"Anacım bu Sevda beni hiç sevmiyor ya." Diyerek annesine sarılan Fiko'ya baktı Hakan kaşlarını çatarak. "Lokumumu paylaşabilirim ama annemi asla."

Hakan da gidip annesine sarıldığında Kaan, "Ben Zeynep Sultan'ın manevi oğluyum lan." Demiş ve eksik kalmamıştı.

Tekin de hızlıca gidip onlara sarılırken yolun ortasında adeta bir sevgi yumağı oluşmuştu.

Uzaktan gelen birisi Zeynep Sultan'ı göremezdi bile çünkü etrafını dört tane boylu boslu, genç delikanlı sarmıştı.

Kıkırdadı Zeynep Sultan. Ardından hızlıca toparlandı ve hepsini elinin tersiyle savuşturarak kurtuldu.

"Ay ben sarma saracağım daha çocuklar!" Ses çıkartan terlikleriyle hızlı adımlarla eve dönerken hatırladığı şeyle tekrar arkasına döndü ve işaret ile orta olma suretiyle iki parmağı önce kendi gözlerini gösterdi ardından kendisini izleyen dört çocuğu. En son da sadece işaret parmağıyla lokumları gösterdi.

'Gözüm üstünüzde, lokumları dağıtın.' demekti bu.

Zeynep Sultan yine koşarak eve giderken çocuklar da el birliğiyle lokumları dağıttı.

"Benim bir arabulucu toplantım var. Ona gidip geleceğim. Hazal ne zaman geliyor?"

Hakan, arkadaşının sorusu üzerine telefonunu çıkartıp saate baktı. "Altı buçukta burada olur."

Kaan kafasını salladı ve arabasının kapısını açtı. "Tamamdır, ben de altı buçukta buradayım."

Sonra da gülerek Tekin'i işaret etti gözleriyle. "İki saatlik yokluğumda sen de aşık olma lan." Tekin kahkaha atarken, Hakan homurdandı. "Aşık değilim oğlum ben."

Fiko ise göz devirdi. "Kaan aşık olduğun günleri merakla bekliyor olacağım." Ardından sağ dudağını alayla yukarı kıvırdı. "Ama eşek ne anlar hoşaftan, demişler. Ne de doğru demişler.."

*
*

Pembe Düşler Mahallesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin