41. Bölüm

30.8K 1.7K 607
                                    


41 kere maşallahlık bir bölüm ;) Bunun hatrına herkes 41 yorum yapmasın mı ama ahjsjadjjshsj. 🥳

*

Korku dolu bakışlarım benim peşinden gitmemi beklemeden yukarı çıkan abime bakarken annem homurdandı.

"Kime benzedi bu çocuk bilmiyorum ki... Çok mafya dizisi falan izliyor herhalde. Tavırlara bak. Emir veriyor bi' de leblebi aklıyla." Cıkcıkladı ve gözlerini sarmadan alarak bana çevirdi. "O senin abin olabilir ama annen ya da baban değil. Hayatına karışma hakkı yok." Bakışlarına anlam yerleşti. "Benim ses çıkarmadığım bir şeye itiraz ediyorsa bunu bana söyle, tamam mı güzel kızım?"

Artık tek başıma değildim yanımda benimle birlikte savaşacak annem vardı. Ne biliyordu bilmiyordum, ama kesinlikle bir şeyler biliyordu.

Gülümsedim. O da gülümseyerek gözlerini yumdu ve hiçbir şey olmamış gibi sarma sarmaya döndü.

"Hazal!"

"Ay geldim be geldim!"

Seri adımlarla mutfaktan ayrılıp merdivenleri çıkmaya başladım ve sola dönerek odasına yöneldim. Kapı aralıktı, beklemeden içeri girdim.

Çalışma masasının önünde ki sandalyede oturuyor ve beyzbol topunu sertçe zemine çarptırdıktan sonra avcuna alıyordu. Bunu durmadan tekrarlıyordu.

"Otur," dedi sakince karşısında ki armut koltuğu göstererek. Rahat tutmaya çalıştığım adımlarımla armut koltuğa giderek oturdum.

"Nasılsın?"

Üstüme iyilik sağlık. Vallahi de şu soruyu duymadan önce daha az korkuyordum.

"İyiyim abi," dedim tereddütle. "Sen?"

Kafasını salladı ağır ağır.

Allah'ım sen sonumuzu hayret.

Kaşlarımı kaldırdım hafifçe. "Ne konuşacağız?"

Bakışlarını bir anda kaldırdı ve gözlerime dikti. "Kaan'ı seviyorsun şimdi sen, değil mi?"

Kıt mısın be evladım?

Sakinliğimi korudum. "Evet."

Tekrar kafasını salladı. "Tamam." Biraz daha salladı, durdu.

"Şimdi Yağmur bana çok kırgın mıdır?"

"Eh," dedim ellerimi iki yana açıp. "Bi' zahmet."

Eliyle çenesini sıvazladı. Bir süredir tıraş olmadığından çıkan sakalları saç rengine göre biraz daha koyuydu. Sarı saçları ise öylesine dağılmıştı etrafa. Gözlerinin mavisi ise benimkisinin tıpkısının aynısıydı. Benziyorduk he. Bir kez bakan ikinciye gerek kalmadan anlardı kardeş olduğumuzu. Ben de hiç saçımı boyatmadığımdan saç renklerimiz de uyuşuyordu.

Aynı anadan çıktığımız belliydi.

Yağmur ile Kaan da benziyordu mesela ama daha çok yüz hatları bakımından. Mesela Kaan'ın gözleri bariz yeşilken, Yağmur'un elaydı. Kaan'ın saç rengi de Yağmur'un saçına göre epey koyu kalıyordu. Fakat yine de bakıldığı zaman göz çevrelerinin, burun yapılarının birbirini anımsattığı ayan beyan ortadaydı.

Abim, "Nasıl alacağım peki gönlünü?" Diye sorduğunda gözüme bi' an çok tatlı göründü.

"Valla abi," dedim derin bir nefes alarak. "Habire bir haltlar yiyorsun. Yağmur'un şu ana kadar sana dayandığına şükret."

Pembe Düşler Mahallesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin