14. Bölüm

52.3K 2.8K 591
                                    


Satır arası yorumlarınızı eksik etmezseniz çok müteşekkir olacağım efendim. Zira sizinle yorumlarda sohbet etmek çok eğlenceliiii.

En uzun gecenizde sizi Kaan ve Hazal ile baş başa bırakıyorum.

*
*

Meydan okumaya dönen tavırlarımız, garsonun yemeklerimizi masaya getirmesiyle kısa bir sekteye uğrasa da garson gider gitmez kaldığımız yerden devam ettik.

"Benim de hiçbir çekincem yok, dert etme," dedim kendimden emin bir sesle.

"İyi," dedi önünde ki etten küçük bir parça kesip ağzına atarken. "Sorularımla seni biraz daraltacağım," bakışlarını bana çevirdi ve dudakları alayla yukarı kıvrıldı. "Ama senin gibi gizlisi saklısı olmayan bir kız için sorun olmayacağına eminim."

Duyduklarım karşısında beynim yavaş yavaş error verirken, gecenin sonunu tahmin dahi edemiyordum.

"Yoksa yanılıyor muyum?" Dedi yüzüne sahte olduğu bariz bir şaşkınlık yayarken.

"Yanılmıyorsun," dedim dişlerimin arasından gülümsemeye çalışarak. "Dediğin gibi gizlisi saklısı olmayan bir kızım."

"Güzel," diyerek kafasını salladı ve sanki havadan sudan konuşuyormuşuz gibi, "İtalya'ya neden gittin?" Diye sordu. Bakışları bende bile değildi, yemeğiyle ilgileniyordu.

Tükürüğüm ile boğulmamak için ekstra çaba sarfederken bu konunun iyi yerlere gitmediği maalesef anca dank etti.

Giray'ın da buna benzer bir soru sorduğunu anımsadığımda, tıpkı Kaan'ın ki gibi terletici sorular aklıma hücum etmeye başlamıştı bile.

"Gerçekten çok daraldım şu an bu soruyla," dedim alayla. Ardından tıpkı onun gibi yemeğimle ilgilenmeye başladım. "Okul için?"

Çatalını bırakarak arkasına yaslandı ve sıçtığımı bariz belli eden bakışlarını üzerime dikti.

"Madem öyle, neden İstanbul'a geldiğini kimseye haber vermedin?"

Ses tonunda ki netlik, bakışlarında ki özgüven ve kendinden emin duruşu beni bu gerçeği bildiğine yeterince ikna etmişti.

Hiç itiraz etme gereği duymadan, "Nereden biliyorsun?" Diye sordum.

"Yağmur'la fotoğrafınızı gördüm. Panoda."

Kaşlarımı kaldırıyorum, "Nasıl anladın?"

"Fotoğrafı çekildiğiniz parkın inşaatı Ocak ayında tamamlandı, Hazal. Sen İtalya'ya gitmeden önce yalnızca temeli atılmıştı."

Gerçekten de sıçmıştım.

Kaan'ın İstanbul'da bulunan yapılara bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum, zira fotoğrafı çekildiğimiz park bizim mahallede olmayı bırakın, aynı semtte bile değildi.

"Senin bir problemin vardı ve sen," dedi aynı kendinden emin sesi ve duruşuyla. Böyle konuşursa söylediği her şeye ikna olacağımın farkında değildi sanırsam. "Kaçıp gitmeyi seçtin."

"Her kaçıp gidenin problemi mi oluyormuş?" Diye homurdandım.

"Olmasa, neden kaçıp gitsin?" Diyerek kaşlarını kaldırdı ama üstünde durmadı. "Neyse, artık problemini bilemeyeceğim." Dedi ve devam etti.

"Her kaçıp gidenin arkasında elbet biri kalır." Derin bir nefes alarak ciddileşti. "Kimi arkanda bıraktın?"

"Ne?" Dedim şaşkınlıkla. Bu fikri öylesine gerçekçi bir şekilde yalanlamam lazımdı ki, mümkünse kendim bile inansaydım.

Pembe Düşler Mahallesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin