3. Bölüm: Kurtarış

712 42 134
                                    

Şarkı: Yavuz Çetin - Yaşamak İstemem

Medya: Okyanus

Dudaklarımda hissettiğim dokunuşla gözlerimi açıp üzerime eğilen adamı ittirdiğimde boğazımdan çıkan suyla öksürdüm. Kumların arasında yüz üstü dönüp dudaklarımın ucunda yerini alan denizi çıkarttım.

Kalktığımda benimle birlikte ayaklanan adam elini uzatarak "İyi misin?" diye sordu. Kibar sesi beni bozguna uğratırken kirpiklerimi titreştirip dudaklarımı büzdüm.

Onu dikkatle süzdüğümde elini geriye çekip başını yana doğru eğdi. Bana tatlı bir gülümseme verdiğinde istemsizce tebessüm ettim. Beyaz teni, yeşil gözlerindeki doğanın esintisi ve sarıya çalan açık kumral saçlarıyla harika bir görüntü oluşturuyordu.

"İncelemen bitti mi?" dediğinde öksürüp ona arkamı döndüm. Yanaklarım ısıyla kaplanırken "Kes be," diye çemkirip kurtarıldığımı hatırladım.

"Ölmeye çalışan birisini neden kurtardın?" diye sordum kaşlarımı kaldırırken. Omuzumun üzerinden ona merakla bakarken gülümsedi.

Omuzlarını silkerek "Ölmeye çalıştığı için," dediğinde ona dönerek kaşlarımı çattım. Adını bilmediğim bu adama borçlu olduğum gerçeği ruhumu kafese tıkarken mırıldandım "Ölmeliyim."

"Yaşamalısın. Herkes yaşamayı hak eder. Sen de yaşamayı hak ediyorsun." Buruk bir tebessüm edip arkasını döndüğünde aniden gelen adrenalinle koşup kolunu tuttum.

"Hey, adın ne?" Bir koluma bir bana bakıp derin bir nefes aldığında utangaçlığın verdiği sıkıntıyla geri çekildim.

"Okyanus."

"Derin," dedim sormadığını göz ardı ederek. Başını sallayarak ellerini ceplerine koyup yürümeye başladığında boğazıma yerleşen tilkiyle yutkunup eve doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım.

Vardığımda karanlık yeni çöküyor, güneş ortalıktan çekilerek yerini ay dedeye bırakıyordu. Görkemli bir şekilde ışığıyla biz insanları buluşturan yarım ay parçasına huzurla gülümseyip kapıyı tıkladım.

"Kim o?" Şimay'ın ağzını yayarak konuşup kapıyı açmasının ardından ona dik dik bakıp elimle burnumu tuttum.

"Yine mi içtin sen?" derken yüzümü buruşturup yanından omuzunu iterek geçtim. Eylem koridorda gergin bir yüz ifadesiyle göründüğünde Şimay'ı işaret edip "Kahve içti mi?" diye sordum.

Eylem başını iki yana sallarken şiddetinden dolayı uzun, düz, siyah saçlarının tutamları gözlerine değip onu sinirle homurdandırdı. Gülerek burnumu serbest bıraktığımda bedenime dolan yaşama hissiyle dişlerimi göstererek sırıttım.

"Ne gülüyorsun?" Şimay'ın baygın çıkan sesi beni daha çok güldürürken dışarıdan birinin gözüyle kendimi şöyle bir yokladım. Kesinlikle delilere benzeyen ben için, Şimay'ı Eylem'e kakalama sırasıydı.

"Ben kaçar. Şimay'la sen ilgilen beybisi." Yanından geçerken bir kez daha homurdandı. Kahkaha atarak hep onun ilgilendiği gerçeğini fark edip odama koştum. Kendimi yatağıma attığımda göz göze geldiğim tavanımla beraber kahkahaya boğuldum.

Kendimi yeniden doğmuş gibi hissederken bir teşekkür bile etmediğim gerceği o anda beni kesti. Dudaklarımı birbirine bastırırken mahcup bir ifade takındım.

"Tekrar görürsem bu koca şehirde, borcumu öderim." Kendimi bu şekilde şartlandırdıktan sonra yorganın altına girip içeri esen rüzgârın hışırtı ile birlikte gözlerimi kapattım.

Ruhu Yaralı Kız (Tamamlandı.)Where stories live. Discover now