32. Bölüm: Nankör

124 16 0
                                    

Şarkı: Mor Ve Ötesi - Melekler Ölmez

Not: Bu bölüm yine Derin'in ağzından devam etmektedir. İyi okumalar.

Eylem ile Bora geldiğinde ben ne düşüneceğimi bilemez hâlde odada dolaşıyordum. Okyanus hıçkırıkları dinmiş, başını ellerinin arasına almış vaziyetteyken kendimi Eylem'in kollarına atıp gözyaşlarına boğuldum.

Bana sarılıp saçlarımı okşayıp başımın tepesini öptüğünde içimdeki melekle şeytan birbirine girmişti.

Bir katili seviyor olduğum gerçeğini ruhum haykırırken kalbim, küçük bir çocuğa bu sorumluluğu yüklemenin nankörce olacağını fısıldıyordu.

"Ne oldu?" Kendimi Eylem'den kurtarıp olanları anlattığımda Okyanus'un yumruğunu sehpaya geçirmesiyle büyüyen gözlerim yerini sıçrayarak dönen bedenime bıraktı.

"Hepsi benim suçum. Abimin gitmesi benim hatam. Evet, katilim. Oldu mu?" Bağırması yüreğimi dağlarken kanayan ruhumla gözlerimi kapatıp yok olmayı diledim.

"Git," diye fısıldadığımda beynim beni ayakta alkışlıyor, kalbim daha çok dikenlerini geçiriyordu göğüs kafesime. Kaburgalarıma batan darbelerin hıçkırıklarıyla "Şu kapıdan çık ve git," dedim sonradan pişman olacağımı bile bile.

İnsanoğlu böyleydi.

Yapardı.

Ederdi.

Ve pişman olurdu.

Pişman olmayacaksak, hatalar yapmayacaksak insanlığımız neye yarardı ki?

Yanımdan geçerken gözlerine yerleşen acıyla son kez yüzüme bakıp önüne döndüğünde Bora da peşinden çıktı. Eylem'e baktığımda bakışlarındaki inanamazlık sesindeki hayrete de karıştı.

"Ne yaptın sen?" Omuzumu silkerek "Kendisini suçlayan bir katile elveda dedim," diye karşılık verip kendimi mutfağa attığımda migrenim baş göstermiş, ellerim titremeye koyulmuştu.

"Ne yaptım ben?" diye mırıldandım kendi kendime. Elime aldığım tezgahtaki bardağı duvara fırlatırken bağırdım "Lanet olsun! Ne yaptım ben!"

"Derin..." Eylem'in korku dolu sesi ve devam edemeyecek kadar telaşlı ruhu bana da yansırken elime ne gelirse fırlatıp parçalamaya devam ettim. Kapıda beni durdurmaksızın bakarken dikildiği yere fırlattığım tabakla geriye sıçradı.

"Dur!"

"Bana bağırma!" diye bağırıp bir sandalyeye tüm gücümle tekme attım. Gürültüyle devrildiğinde elime geçen bir diğer bardağı da cama fırlatıp pencereyi kırdım.

O an hiçbir şey umurumda değildi.

Kimseyi dinlemek istemeyen ruhum kendi acımasızlığında kavrularak yine kendi nankörlüğünde boğuluyordu.

İçimdeki bütün pişmanlıklar midemde hop oturup hop kalkarken gözümden akan taneleri yanağımda ve dudağımda tuzlu tadını hissedip burnumu çektim.

Ruhu Yaralı Kız (Tamamlandı.)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt