28. Bölüm: Okey

120 17 0
                                    

Şarkı: Göksel - Denize Bıraksam

Akşama doğru odadan çıkmaya karar verip bacaklarımı yataktan sarkıttım. Uyuşan bedenime ağrıyan bacaklarım eklenince yüzümü buruşturup uzattığı koluna girdim.

Saate baktığımda beş olduğunu görüp gözlerimi büyüttüm. Eve geleli öğlen olmuş, ağlamamız bittiğinde kitap, dizi, film, müzik konularıyla kafamızı meşgul etmiştik.

O da benim gibi duygusal müzikleri seviyor, romantik filmler izliyor, fantastik dizilere merak salıyor ve psikoloji - kişisel gelişim romanlarına aşık oluyordu.

Pek çok ortak noktamızın olması kalbimi uçurmaya yetiyordu. Odadan çıkıp mutfağa girdiğimizde Eylem ile Bora'yı sarmaş dolaş otururken gördük. Bizi fark ettiklerinde ikisi de toparlanıp kalktı. Bora suçlu çocuklar gibi başını eğip ellerini önünde birleştirdiğinde Eylem kekeleyerek "Na - nasıl ol - oldunuz?" dedi.

Onların bu hâline güldüğümüzde Eylem ellerini beline yerleştirip kaşlarını çattı. Bora kafasını kaldırıp şaşkın bir eda ile kirpiklerini kırpıştırırken ben dudaklarımı birbirine bastırıp Okyanus'un konuşmasını bekledim.

Kuru bir öksürükle kendisini toparladıktan sonra "İyi olduk. Meraklanmayın," dedi. Eylem rahatça nefesini verip bana yürüdüğünde kolumu kurtarıp ellerimi iki yanıma açtım. Bana gülümseyerek sarıldığında "Bir daha yalan söylemek yok. Söz mü?" dedim ona kıyamayan affedici tavrımla gurur duyarak.

"Söz," diyerek bana sıkıca sarılmaya devam ettiğinde ben de kollarımı ona sarıp gözlerimi kapattım. Kardeşim dediğim bu kızı cidden özlediğimi fark ettiğimde kapıldığım duygusallıktan sızlayayan burnumun içinden kendimi kurtarıp "Hadi bir şeyler yapalım," dedim.

Eylem'den ayrılıp ellerimi çırptığımda Bora "Okey oynayalım mı? Arabada olacaktı," dedi. Başımı sallayarak arabada ne işi olduğunu sormayıp Eylem'den biraz daha uzaklaştım.

Bora çıkarken tezgaha yanaşıp yıkanmış bardaklardan birisine dolaptan aldığım soğuk suyu doldurdum. Kafama dikecekken son anda elimden alınan bardağa öfkeyle bakıp "Ne yapıyorsun?" diye bir güzel çemkirdim.

"Hasta olmak istiyorsan sıcak su iç. En azından iyi eder," diyerek öfkeyle mırıldandığında bardaktaki suyu tezgaha döküp elime tutuşturdu. Suyu dolaba koyup musluktan içtiğimde tatmin olmuş bir bakış atıp ellerini ceplerine soktu.

Bora elinde okey çantasıyla döndüğünde "Salonda oynayalım," diyen Eylem'le beraber hep birlikte salona geçtik.

Yerdeki sehpanın etrafına oturup Bora'nın her şeyi ayarlamasını bekledik. Tahtaları çıkartıp önümüze koyduktan sonra taşları döküp zarı kenara koydu. Hep birlikte taşları dizdikten sonra Bora kırmızı zarı atıp taşları dağıtmaya koyuldu.

Birkaç dakika sonra oyuna başlamış, hiçbir şeyine oynamama kararı alarak eğlenceli vakit geçiriyorduk. Arada birbirimize laf atıyor, komik fıkralarla birbirimizi güldürüyor, bir yandan oyunun tadını çıkartarak keyif sürüyorduk.

O an kendimi belki de ilk defa mutlu hissettim. Mutlu rolü yapmaktan bahsetmediğim gerçeğini anlayan kalbim beni ayakta alkışlarken kendime yaşamak için bir şans verdim.

Ruhu Yaralı Kız (Tamamlandı.)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora