14. Bölüm: Sahil

192 24 2
                                    

Şarkı: Nightcore - Immosiple

"En yakın arkadaşının, daha doğrusu kardeşim dediğin insanın sana yalan söylemesi nasıl bir his? Düşünsene bir, onu tanıdığını sanıyorsun. Oysa o senden gerçek kimliğini saklıyor."

Başımı kaldırıp ona bakarken dudaklarını büküp düşünceli gözlerini denize çevirdi. Bir kolu sırtımdan omuzlarıma çıkarken tekrar bana bakıp "Herkes yalan söylemiyor mu?" diye sordu.

"Gerçek kimliğini saklamayı geçtim, bana maske takmayan tek bir kişi söyle," diye devam ettiğinde kaşlarımı çattım. Ayağa kalkarken kolunu benden çekip sinirle devam ettiğinde gözlerimi kocaman açarak önümde dolanmasına baktım.

"Gerçekten olduğu gibi olan kaç kişi var? Ben mesela, olduğum kişi değilim. Kimim, bilmiyorum. İnsanlara görmek istedikleri kadarını gösterip yaralı benliğimi kendime saklıyorum. Maskelerim var. Dürüst değilim. Adaletin olmadığı bu dünyada kendi adaletimi sağlamaya yanaşmıyorum. Beni insan yapan şey de bu yanlışlar değil mi zaten? Bu günahlar, bu sevaplar, hepsi benden bir parça değil mi?"

Sonunda durduğunda gözlerimden yeniden boşalan yaşlara bakıp elleriyle çenemi kavradı. Başımı biraz kaldırarak yüzünü bir gülümseme sardığında "Nasıl bir his, ben sana söyleyeyim," dedi.

"Berbat. Felaket. Acı. Keder. Olumsuz ne kadar duygu varsa hepsini barındırıyor. Nefret etmek istiyorsun, edemiyorsun. İntikam istiyorsun, alamıyorsun. Kan bağı olsun ya da olmasın, kardeşin çünkü. Her şeye rağmen yine de atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. Affediyorsun. Tekrar yapsa da, senden nefret etse de, sen edemiyorsun. Seni korumaya çalışıp da başkası oluyorsa sen yine de zamanla affedip yeniden başlamaya karar veriyorsun. Kardeşlik öyle bir şey ki, iki ucun bıçaklı da olsa kanlı da olsa, o varsa sen her zaman tamsındır."

Alnımı öperek beni ellerimden tuttu. Yavaş hareketlerle kendisine çekip beni ayağa kaldırırken gözlerim hâlâ gözlerindeydi. Dalıp gitmenin manyaklığını üzerimden atamazken daha fazla gülümseyip ellerimi bıraktı. Beni kucağına aldığında ne yapacağımı bilemez hâlde kollarımı boynuna sarıp ayaklarımı sinirle salladım.

Dudaklarımı büzmeden önce "Ne yaptığını sanıyorsun bilmiyorum ama, senin çocuğun değilim," dedim kızgınlıkla. Başını arkaya atıp çocuksu bir kahkaha attığında belirginleşen çukurunu parmağımla okşayıp "Gamzen hoş," deyiverdim.

"O senin hoşluğun," diyerek kalbimi kanatlandırırken yüzümün yanmasıyla bakışlarımı kaçırdım. Yürümeye başladığında yutkunup kendimi anın akışına bırakma ihtiyacı hissettim ve eğdiğim kafamı kaldırıp bize tuhaf tuhaf bakan insanlara aldırış etmeden "Teşekkür ederim," diye fısıldadım.

Ruhu Yaralı Kız (Tamamlandı.)Where stories live. Discover now