13. Bölüm: Yalan

202 26 13
                                    

Şarkı: Ufuk Beydemir - Ay Tenli Kadın

Medya: Okyanus

"Polisi arıyorum." Şimay cebindeki telefona uzanırken "Hayır," diye bağıran Eylem'den sonra onun korkularının nedeninin adamlar olduğunu düşünüp etrafa bakındım.

Aklıma gelen bütün soruları defedip bir nefes soluduğumda kapı vuruldu. Ardından bir tekme geldi ve Şimay polisi ararken kapı ardına dek açıldı.

"Merhaba Eylem. Yoksa Alya mı demeliyim," diyen adam silahını kaldırıp Eylem'i hedef alırken olduğum yerde donakaldım. Diğer bir adam silahını Şimay'a doğrultup "Telefonu bana ver!" diye gürlediğinde bir diğer tetik de bana doğrultulmuştu.

"Bizimle geliyorsun Alya. Aksi takdirde arkadaşlarına veda edersin." Tetik sesini duyduğumuzda yutkunup Şimay'a baktım. Panik hâlinde olan arkadaşım gözlerini kocaman açmıştı.

Eylem soğukkanlı davranarak adamları sırasıyla yüzündeki kibirle süzdü. Boğazını temizleyerek konuştuğunda ona söylenen ismi inkar etmediğini fark edip kalbime darbeyi yedim.

"Pekâla. Sizinle geliyorum. Onları bırakın. Derdiniz benimle."

İki adam silahını, ortalarındaki adamın baş hareketiyle indirip gömleklerine sokuştururken "Ne?" diyebildim.

"Üzgünüm kızlar. Ben Alya Koran. Memnun oldum." Eylem elini alnına götürüp saçlarını çıkardığında yerini alan kızıl dalgalar midemi bulandırdı.

Gözümden akan bir damla yaşı silerken yutkunup hemen ardından hafifçe hıçkırdım.

"Yalan söyledin. Bize yalan söyledin. Neden?" dedim titreyen sesime engel olmaz iken. Bütün hücrelerimin damarlarımın içinden dışarı akmış, ruhum bir kez daha kanarken bedenim kalbim ve aklımla bir olup kendisini ihanetin kollarına hedef etmişti.

"Üzgünüm. Gidelim," dedi ve ortadaki adam silahını indirip onu kolundan tuttu. Uzakta bir yerlerde polisin siren seslerini duyduğumuzda arka kapıdan çıkıp gittiler.

"Polise ne diyeceğiz?" Belli belirsiz başımı sallayarak Şimay'ı "Hiçbir şey," dedim. Bana hayretle baktığında sersem adımlarla yalpalayıp koridora çıktım. Ayakkabılarımı ayağıma geçirip kendimi sokağa attığımda polis arabası evimizin önünde durmuştu.

Şimay da peşimden gelip onlarla konuşurken ben polislere her şeyin yolunda olduğunu, yanlış alarm olduğunu söylemiştim. Şimay da dediklerime katılmış, o polisleri ikna etmek için uğraşırken evin arka kapısından bu sefer de ben sıvışmıştım.

Kendimi sahil kenarında bulduğumda gözlerim ağlamaktan davul olmuş, burnumu çekerek bir banka çökmüştüm.

"Merhaba," diyen şefkatli sesi duyduğumda kafamı kaldırıp baktım. Yanına oturduğum kişi Okyanus'tan başkası değildi. Bana doğru dönüp de yüzümü gördüğünde çatılan kaşlarından kaçınmak için yana kayıp önüme döndüm.

Burnumu tekrar, tekrar ve tekrar çekerken gözlerim yeniden dolmuş, yaşlar bütün heybetiyle boynuma damlar olmuştu. Bir anda beni omuzumdan tutup kendisine çektiğinde kafamı omuzuna koyuverdim. Hıçkırıklara boğulduğumda kollarını sıkıca sırtıma sarıp başımı öpmek ve "Geçti," demekle yetindi.

Ruhu Yaralı Kız (Tamamlandı.)Where stories live. Discover now