wind of change ☰ drarry, au

𝟏𝟒 | "cadılar bayramı kostümümü görmek ister misin, malfoy?"

❝ But I'm just a poor boy,
nobody loves me
He's just a poor boy
from a poor family ❞

▾

Şu ana kadar Harry'den kaçan hep Draco olmuştu veya anlaşmalı olarak birbirlerine görünmedikleri dönemlerden geçmişlerdi ama ilk defa Harry açıkça kaçıyordu ondan. Sebebi fark ettikleri de olabilirdi, sadece görür görmez üstüne atlama isteğiyle dolması da olabilirdi. Ergenlik zor işti işte, kolay ve sorunsuz geçiren arkadaşlarına sık sık lanet geçiriyordu.

Profesör Lupin'in edebiyat dersinde Draco tam önündeki sıraya oturduğunda şansına lanetler etti bu yüzden. Parfümünün kokusu o kadar mest ediciydi ki gözlerini kapatıp arkadan gördüğü beyaz boyna gömülmemek için zor tutuyordu kendini.

Hermione de arkadaşının birden gerginleştiğini hissetmiş olacak ki Harry'nin bacağına dokunarak kendine bakmasını sağladı. "İyi misin?" diye sordu fısıltıyla.

Hayır. Hayır değildi.

"Evet." Aynı şekilde fısıldamıştı.

Hermione bunu yemedim bakışı atarak önüne döndü. Bunu yaparken bağladığı saçları ani dönüç yüzünden savrulmuş, sertçe Harry'nin yüzüne vurmuştu. Acıyla inledi.

Öndeki çocuk ise hemen arkasından aşina olduğu sesin iniltisini duyunca refleks olarak arkasına döndü. Haleli yeşil gözler ve griler buluştu, birkaç saniyeydi ama yine de sonsuzluk gibi gelmişti Harry'ye.

Sadece tensel çekim mi? Tensel çekim ve Draco Malfoy bok yiyebilirdi. Madem sadece tenseldi neden Harry'ye karşı onca yıldan sonra tekrar kibar olmayı denemişti? Neden bakışmalarının böyle hissettirmesine izin veriyordu? Neden öpüştüklerinde belinden kavrayıp asla bırakmayacak gibi tutuyordu?

Aralarındaki bağı koparıp öne dönen ilk Draco oldu. Laf sokmamış olması onun da bazı şeyleri kabullendiğinin göstergesi sayılabilirdi veya Harry sadece görmek istediğini görüyordu. Belirsizlik fazla can sıkıcıydı.

"Bay Potter, Shakespeare'in bu sonesinde neden bahsettiğini sınıfa açıklamak ister misiniz?" diyerek onu düşüncelerinden sıyırdı Remus.

Açıkçası Harry hangi soneyi incelediklerini bile bilmiyordu ama zaman kazanmak için kitabının sayfalarını çevirdi. "Şöyle ki Profesör," diye başladı. Mantıklı sallamaya çalışmaktan başka çaresi yoktu. "Şair burada aşktan bahsetmiş."

"Aştan?" dedi sorarcasına Remus. Harry kafasını sallayarak onayladı.

"Fazlasıyla güçlü ve tutkulu bir aşk?" İyice atıyordu ama bu bir soneydi canım, aşk olmayacaktı da ne olacaktı mantığındaydı. "Güzel bir aşk." diye ekledi.

"Bay Potter, dersimi dinlemeyip ne düşündüğünüzü sorabilir miyim acaba?" Remus kollarını göğsünde kovuşturmuş, kürsüden inip sınıfın Harry'nin oturduğu tarafına doğru yürümüştü.