𝟐𝟑 | bir kaçağın getirdiği elma şekerleri

3.2K 374 408
                                    

 ❝ Can I go where you go?Can we always close forever and ever?And ah, take me out, and take me homeYou're my, my, my lover ❞

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

Can I go where you go?
Can we always close forever and ever?
And ah, take me out, and take me home
You're my, my, my lover


Lakros oynamak sizi ağaçlardan atlamaya hazırlamıyordu ve Harry bunu zor yoldan öğrenmişti.

Evden çıkmak istiyordu, üçüncü günü doldurmak üzereydiler ve güneş gerçekten davetkar bir şekilde ışıldıyordu. Okula gitmek istediğini yüzlerce kez söylemişti Sirius'a ama Sirius hala tehlikede olmasından korktuğunu söylüyordu. Sanki Lucius Malfoy, bütün işini ve gücünü bırakıp on sekizine birkaç ay sonra basacak bir çocuğun peşinden koşturacaktı. Remus halledeceğini söylemişti ama Harry yıllar boyunca duyduğu bütün kavgalardan daha sık ve daha sert kavga ettiklerini duymaya başlasa da halloluyor gibi görünmüyordu.

Bu yüzden Harry, babasından aldığı Çapulcu genini - babası, Sirius ve Remus'un arkadaş grubunun adıydı bu - kullanmaya karar vermişti. Gizlice evden sıvışacaktı, işe bakın ki tam odasının camında fazla gelişmiş bir elma ağacı duruyordu.

Dallara takılarak, düşme tehlikeleriyle ve acıyla dolu dakikalar sonunda herhangi bir yerini kırmadan camdan ağaca uzanmıştı ve yavaşça aşağı inmeye çalışıyordu. Yere yeterince yaklaştığında ne olursa olsun diye düşünüp kendini serbest bıraktı. İki ayağının üstüne düşmüştü ve bileğinden omurgasına doğru şiddetli bir acı yayılmıştı vücuduna ama üstüne basamayacak kadar kötü değildi.

Dışarıdaydı, özgürdü. Gideceği yer de belliydi.

Draco'nun hala evde olduğunu öğrenmişti. Bu üç boyunca Harry onun mesajlarına bir kez olsun dönmemişti ama okumuyor demek değildi bu. Hem ilk aramayı o yapmıştı, daha ne olacaktı ki?

Yine de cevap vermiyor olması onu düşünmediği anlamına gelmiyordu. Aksine, ondan başka bir şey düşünmüyordu. Sadece karar verme sürecindeydi ve vermişti. Draco'nun yanına gidiyordu. Lucius Malfoy hakkındaki gerçekleri ortaya çıkartmasında ona yardım edecekse, bu hoş olurdu. Ama ne yaptığını bildiği halde babasını korumaya çalışırsa götüne tekmeyi basacaktı.

Bir de şu artık birbirlerinden bir şey saklamama konusunu halletmeleri gerekecekti.

Arka bahçedeki çitlerden atlayıp ana caddeye çıktı. Sirius'un yokluğunda delireceğinden emindi, bu yüzden evden fazlasıyla uzaklaştığında iyi olduğuna dair bir mesajla bilgilendirdi onu. Malfoy Malikanesi, yokuşun başındaki büyük ve oldukça kasvetli görünen yapıydı ama Hogwarts'tan burs kazanmış bir Lakros oyuncusu için yürümemeyecek mesafe de değildi. Yol üzerindeki dükkanlardan birinden Draco'nun favorisi olan içinde ekşi elma sosu olan, parlak kırmızı elma şekerlerinden aldı. Sevgilisinin zaten kilo vermeye fazla meyilli bir yapısı olduğunu biliyordu ve sık sık yemek yemeyi unuttuğuna şahit olmuştu.

wind of change ☰ drarry, auTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon