𝟏𝟕 | harry potter, hep ters giden işleri ve ebeveyn kavgası

3.8K 366 252
                                    

❝ That college dropout musicEveryday leg day, she be too thickAnd my friends are all annoyingBut we go dumb, yeah, we go stupid ❞

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

That college dropout music
Everyday leg day, she be too thick
And my friends are all annoying
But we go dumb, yeah, we go stupid



Noel geliyordu. Ron Weasley ve Hermione Granger hala Harry ile konuşmuyordu, bir de Draco Malfoy sahnede tam anlamıyla bir şaheserdi.

Slytherin'in resitalleri başlayalı iki koca hafta olmuştu ve Harry bu iki haftanın son dört gününde Draco'yu bir saniye olsun yalnız görememişti. Sürekli provalarda veya Profesör Snape ile birlikte planlama toplantılarında oluyordu ki Harry sonuncuya asla anlam veremiyordu da. Yani, adam müzik öğretmeni bile değildi. Neden planlama toplantılarını o yapıyordu ki?

İçinde bir yerlerde toplantılarda olsun yanında oturabilme umudu vardı ama Slytherin öğrencileri bir Gryffindor'u yanlarında istemediklerini çok net ortaya koymuşlardı. Bazı şeyleri Harry Potter olsanız bile değiştiremezsiniz. Bina ön yargısı da bunlardan birisidir.

İşte bütün bunlar, şaheserin sadece uzaktan izlenmesinin sebepleriydi.

Draco'nun piyano üzerinde kayan elleri, üstündeki o takım elbisesi, odaklandığı için kısılmış gözleri ve gerilmiş çenesi, her bir detayı ayrı ayrı büyülüyordu Harry'yi. Sadece Harry'yi de değil, izleyen herkesi. Herhalde Draco takıma girdiğinden beri resitali izleyenlerin sayısının katlanması da bundandı.

Parça bitip soluklanmak için soyunma odasına gittiklerinde kendini çevreden soyutlamak için gözlerini kapadı Harry. Belki yok sayarsa, insanlar gerçekten de yok olurdu.

Ama şansın asla ondan yana olmadığını bütün evren biliyordu.

Yanına kısa boylu - omuzlarının geldiği yerden anlamıştı. - usulca nefes alan bir bedenin iliştiğini hissettiğinde yine de gözlerini açmamak için direndi. Parjüm kokusu da burnuna geldiğinde kim olduğundan emin olmuştu. Kendisiyle-konuşmayan-ama-arkadaşlarını-barıştırmaya-çalışan-Hermione-Granger.

"Ne istiyorsun?" diye sordu Hermione bir şey demeyince - ve de gitmeyince, tabii. - kaba olup olmamak umrunda değildi. Saçma sapan bir sebepten bozulabiliyorsa arkadaşlıkları tabiki kaba olacaktı.

"Bana Ron'la konuşacağına söz vermiştin." Hermione omuz silkip fısıldadı. Onun gibi bir öğrenci asla insanların sanatı görmeye geldiği bir yerde gürültü yapmazdı. Kurallara bağlı biriydi ama onları arkadaşlık kuralları söz konusu olduğunda bozuyordu. Harry'ye yaptığı gibi.

"Sana onunla konuşacağımı söylemedim. Bana beni öldürmek istiyor gibi bakmazsa konuşabileceğimizi söyledim. Ve sen de onunla konuşacağını söyledin."

"Ve konuştum da zaten!" diye parladı Hermione. Ron'un geçen haftalara kıyasla çok daha uyumlu olduğunu düşünüyordu.

"Pisuvar'da yanımda işiyor Hermione."

wind of change ☰ drarry, auWhere stories live. Discover now