𝟐𝟒 | iki aşık, güzel bir kadın ve büyük bir itiraf

3.2K 338 369
                                    

 ❝ It comes and goes in wavesIt always does, it always doesWe watch as our young hearts fadeInto the flood, into the flood ❞

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

It comes and goes in waves
It always does, it always does
We watch as our young hearts fade
Into the flood, into the flood



Draco'nun dudakları her yerdeydi.

Ama en çok dudaklarında olmasını seviyordu Harry. Sarışının yüzünü kavrayıp iyice kendine çekti ve dudaklarını birleştirdi. Diller anında öpücüğe karışmış, bir üstünlük yarışı başlamıştı.

Mesafe çok fazlaydı bu yüzden bacaklarını aralayıp Draco için yer oluşturdu. Nefeslenmek için ayrıldıklarında gülüştüler.

Tekrar öpüştüler ve gülmeye devam ettiler. Saf mutluluk böyle bir şeydi işte.

Draco'nun eli, Harry'nin Yüzüklerin Efendisi baskılı tişörtünün altına kaymıştı ve hafif hafif okşuyordu belini. Biz kez daha darmadağınık saçlarıyla yatağında uzanan sevgilisine gülümsedi ve "Gitmeliyiz." dedi.

"Son bir öpücük daha?" diye önerdi Harry.

"Bir öncekinde de öyle demiştin."

"Ve o gerçekten son olacaktı, tamam mı? Ama sonra kuralları ihmal ettin." dedi Draco'nun belindeki elini kastederek.

Draco kollarını hafifçe büküp eğildi ve bir öpücük daha çaldı. Diğerlerinden kısa, nispeten de masumdu bu, yani Harry içi yeterli değildi. "Sana dokunmamam gibi bir kuralımız olduğunu bilmiyordum."

"Elbette var!" diye parladı Harry. "Beni öpmeyeceksen bana dokunamazsın." Beni ve bana sözlerini öyle bir vurgulamıştı ki Draco onun bu tuhaf sahipleniciliği karşısında hayret etti. Harry Potter gerçekten ilginç biriydi; kavga ederken başka birisi oluveriyordu, lakros maçlarında başka ama Draco'nun yanında bambaşka.

"Gideceğimizi söyledik ve biraz daha aşağıya inmezsek babam da gelip kural koymaya başlayacak, Harry." dedi Draco hüzünü ekşitip. Bu sabah, okula dönmek için babasının iznini istemeye inmişti ve Potter'ların özel arabasıyla - böyle bir şey yoktu ama Lucius'un bilmesi gerekmiyordu değil mi? - gideceğini söyleyerek zar zor izin almıştı. Geç kaldıkları her saniye, izinlerini tehlikeye sokuyordu.

Bu yüzden toparlandılar ve son bir öpücük için - asla son olmuyordu - durmadılar. Harry'nin yanında giyecek bir şey yoktu, kalmayı planlamamıştı zaten. Geçen gün giydiklerini sadece düzeltip Draco'nun giyinmesini beklerken Sirius'un bol endişe ve bol büyük harfle dolu mesajlarını cevapladı. Eve döndüğü zaman cezalı olacağı kesindi.

Ama Draco Malfoy, banyodan çıkmıştı. Vücuduna güzelce oturan pantolonunun ve gömleğinin üstüne blazer bir ceket giymiş, omuzlarını ve bacak boyunu sergilerken Harry nasıl cezalı olduğunu umursayacaktı ki? Draco saçlarını düzeltene kadar gözleriyle soymakla uğraşmak, ceza için endişelenmekten çok daha iyi bir aktiviteydi.

wind of change ☰ drarry, auWhere stories live. Discover now