Muamma

2.6K 42 14
                                    

Herkese merhaba. Bu bölümü tamamen tesadüf eseri yarattığım bir fırsatla yazıyorum. Ayrıntıya girip sizi sıkmak istemiyorum çok daha vahim durumlar varken. Aslında vakit buldukça içimdekileri dökme sizlerle kavuşma olabildiğince şeffaf paylaşımlar yapma isteğiyle, bunları yapamama arasında nasıl sıkıştığımı tahmin bile edemezsiniz. Evde geçirdiğimiz günlerde internet en büyük yardımcımız ancak size ulaşma,kafamı dağıtma adına bir aracımın olmaması berbat bir durum. Aklımı kaybetmek üzereyim. Çok yalnız olduğumu söylememe gerek yok sanırım.Çocuklarım olmasa sanırım yine cahillik edip intihar etmeyi düşünürdüm. Günbegün yaşadığım her detayı sizlere anlatmak istiyorum ama buna ne yazık ki imkan yok malumunuz bir önceki bölümde yazdığım gibi telefonumu elimden almıştı ve hala geri alabilmiş değilim.

Bu gece sizlerle kısaca bir olayımı paylaşmak istiyorum; Bundan bir hafta evvel komşum (karşı komşumla aram çok samimi olmasa da iyi sayılır ancak o çalıştığı için pek görüşemiyoruz)beni evine davet etti. "Dışarı çıkamıyoruz virüs sebebiyle çocukları al gel, benim çocukla oynasınlar biz de sıkılıyoruz bir kahve içeriz" dedi. Tabii ki kabul edip gittim.Kocam henüz eve gelmemişti. Bu yüzden gidebildiğimi eklemek isterim.
      Komşumla biraz zaman geçirip, sigara içmek için balkona çıktık. Bana bizim evden gelen bağrışma seslerini duyduğunu bir sorun olup olmadığını sordu. Sanki gözyaşlarım içimde birikmişti. Sormasıyla gözlerimden akması bir oldu. Üstünkörü bir şeyler anlattım. O da cankulağı ile dinledi. "Can güvenliğinden endişeliysen mutlaka polise gitmelisin" diye tavsiye de bulundu. Hayır ben can güvenliğimden değil çocuklarımın buna şahit olmasından korkuyordum. Bunu dile getirmedim tabii ki. Beni anlamak için empati yapmak yetmez.Yaşadıklarımın birazını yaşamak yeterliydi. Kahvemizi içtik salona geçtik. Masada duran bilgisayar gözüme ilişti. Acaba izin isteyip biraz hikayeme devam mı etsem diye düşündüm. Bir cesaret izin aldım masanın köşe kısmına geçip kendimi yazmaya verdim. Tam anlatmaya başlamıştım ki kapı zili çaldı, tahmin ettiğiniz gibi kocam geldi. İçeri girip beni bilgisayar başından panik halinde kalkarken görünce her zamanki öfkesiyle gelip bilgisayara baktı. Bu adamın öfke kontrolünün olmadığı bir kez daha kanıtlanmış oldu. Bilgisayarı önce kafama sertçe vurdu, sonra kapıya vura vura paramparça etti. Komşumun evinde rezil olduğuma mı üzüleyim,çocuklarımın korkudan dillerini yutacak kadar ağlamalarına mı üzüleyim yoksa bize ait olmayan bir bilgisayarın kırılmasına mı üzüleyim inanın bilemedim. Komşum şaşkınlıktan ağzını açamamış öylece oğluna sarılıp kalmıştı.Ben hemen çocukları alıp eve geçtim. Çok geçmeden kocam da geldi. Yine bir sürü küfür hakaret eşyalara zarar verme dejavu yaşıyordum. Ağlayamadım. Çocukları alıp odaya geçtim oyun kurup oynamaya başladık. Ancak onlar korkudan bacaklarımdan kollarımdan tutmuş oyuna bir türlü kendilerini veremiyorlardı. Bir ara tuvalete gidip haykıra haykıra ağlamak istedim. O ara kızım ve oğlum babasının yatak odasında çıkarıp kenara koyduğu pantolonundan bir tomar para alıp çekmeceye saklamış bana bir süre çekinerek söylemişlerdi. Küçücük bedenlerin babaları karşısında nasıl çözüm üretmeye çalıştıklarına ben şahit oldum"Babam bizi evden kovarsa yanımızda para bulunsun diye aldık" açıklamaları karşısında ki çaresizliğimi anlatmaya zaten söz yok. Benim çocuklarım bunu haketmiyor hiçbir çocuk bu gibi olaylara maruz bırakılmayı haketmiyor. Gelecekteki yaşamlarına geçmişten kalma yara açıyor,kişiliğine zarar vererek belki de sert mizaçlı öfkeli insanlar yaratmaya zemin hazırlıyorduk. Bunu ben yaşayarak deneyimliyor babaları bundan bir haber yaşıyordu. Ama kafama koydum gideceğim alıp çocuklarımı gideceğim. Bu virüs denen illet geçer geçmez hem de. Herkese sağlıklı günler. Bana dua edin. Bir daha ne zaman yazabilirim bilmiyorum.

Evli KadınWhere stories live. Discover now