8

181 17 29
                                    


Güzel... Çok güzel... Tam olması gerektiği gibi. Kusursuz bir planın kusursuz ilk adımı... O ana kadar yaşanmış tüm aksaklıkları unutturacak temiz bir sayfa... Bir yeniden doğuş... Bir geri dönüş... Tam olması gereken zamanda, tam olması gerektiği şekilde...

Şeytan elindeki bıçağı parmakları arasında çevirirken bunları düşünüyordu. Güzel demişti kendine tekrar tekrar. Sıradan bir metal parçasının onu dünyanın en güçlü varlıklarından birine bağlıyor olması ne eşsiz bir kudretti. Aslan'ın teninin altına sızmak, göz bebeklerinin içine oturmak, zihninin tüm kıvrımlarının arasında dolanmak, kalbine hükmetmek... Büyünün bu denli muhteşem çalışacağına Şeytan bile emin değildi doğrusu. Onca zaman doğru anın gelmesini beklemesi, düşmanlarının hayatlarına devam etmelerine izin vermesi de bundandı. Oysa bu gece parkta gördüklerinden sonra daha fazla duramayacağını anlamıştı. Hem de ilk görüşte...

Ah Melissa...

Gözlerini kapatıp ruhunu gıdıklayan o çiçek kokusunu yeniden duymaya çalıştı. Kulaklarında çalan ezgi bir zamanlar cennet bahçelerini yeşerten o sıcak ninniyi andırıyordu. Sınır'a bahar gelmezdi, hayır. Tanrı, tüm güzelliklerden mahrum kaldıklarına emin olmuştu bir kere. Bu cayır cayır yanan topraklarda açan tüm çiçekler sahte, gökyüzünün maviliği yalan, hava zehirliydi. Kendi yarattığı illüzyona inanacak kadar ahmak değildi Şeytan. Oysa şimdi midesinde hissettiği bu kıpırtı ona sadece baharı ve yağmurla gelen tazeliği hatırlatıyordu. Yolunu unuttuğu evine dönmeye benziyordu sanki. Bir daha asla tadamayacağını düşündüğü o leziz duygu kalmıştı damağında.

Aidiyet...

İşte ona her şeyi unutturan his buydu. Hükmettiği toprakların her köşesini dolduran onca varlığa rağmen, sonsuzluğa uzanan ömründe neyin eksik kaldığını ancak anlıyordu Şeytan. Yalnızdı. Hep yalnız olmuştu. Ta ki... onu bulana dek. Kendi gibiydi. Özünden bir parçaydı. Elleriyle büyüttüğü, beslediği taptaze bir çiçek gibi... Evinden kovulduğunda ondan kopartılan ne varsa şimdi yeniden sunulmuştu sanki Şeytan'a. Yeniden birine aitti. Ait hissediyordu.

Melissa... diye geçirdi içinden gözlerini açmadan önce. Yeniden karşılaşmaları Şeytan'ın öngördüğünden de çabuk olacak gibiydi. Kızın dönüştüğü o göz alıcı varlık kabuğundan kurtulup dünyayı geceye boyamak için öyle istekliydi ki... tüm yıldızları hemen, şimdi onun ayaklarının önüne sermek istiyordu Şeytan. Onun gözlerine bakmamış olsa, o gece izlediği kıyametin bir hayal ürünü olduğunu düşünebilirdi. Ama Melissa'nın aralık kalmış dudaklarından ruhunun içine sızmıştı Şeytan. Kızın gücü onu bile titretirken, Melissa'nın elini tuttuğunda bu kâinat nasıl duracaktı ki karşılarında?

Kahkaha attığında yaşadığı haz dudaklarından dökülen her notaya yayılmıştı. Bir an olsun aklından çıkmayan planı Melissa'nın hayali etrafında yeniden şekilleniyordu o an. Oydu Şeytan'ın ihtiyacı olan anahtar. Oydu tüm kapıları açacak olan. Dünya değildi Şeytan'ın peşinde olduğu, hayır. Sınır'dan kaçmak bir amaç olamazdı artık onun için. Bu defa bambaşka, akıl almaz bir hedef vardı önünde. Yepyeni bir düzen kuracaktı ateşiyle. Bir zamanlar Bars'ın hayal ettiği çılgın fikir onun zehirli aklında elle tutulur bir kıyamet planına dönüşmüştü zamanla. İlmek ilmek örmüştü Şeytan her adımını, her kararını. Tek bir dünya diye geçirdi içinden heyecanla. Onun var ettiği, onun yönettiği, kuralları onun koyacağı yepyeni bir ev... Sadece onun hayal edebileceği bir kıyım, sadece onun yapabileceği bir büyüye can verecek ve sonunda var olan tüm dünyalar bir olacaktı. Ve Şeytan bu kıyameti kimin yardımıyla yaratacağına artık emindi.

Nasıl baba? diye düşündü keyifle. Bu kez nasıl durduracaksın beni, ha?

Şeytan bir cevap almayacağına emindi. Artık bir alışkanlık halini almış monologların kendi öfkesini beslemekten başka bir amacı da yoktu zaten. O yüzden bir anda zihninde çınlayan sesle yerinden sıçradı. Panikten parmaklarının arasındaki bıçağı yere düşürmüştü. "Lanet olsun!" diye tısladı dişleri arasından. Başındaki ağrı ve giderek yükselen fısıltılar yine o katlanılmaz ataklardan birinin geldiğini haber veriyordu. Tüm gücüyle bedeninin kontrolünü yeniden ele geçirmeyi denedi, ama kendini azıcık serbest bıraktığı diğer zamanlarda olduğu gibi yüzeye çıkacak bir delik bulmuştu düşmanı. "Hayır! Hayır! Hayır!" Bir faydası olurmuş gibi elleri şakaklarına gitse de Şeytan giderek anlaşılır hale gelen kelimeleri duyabiliyordu zihninde.

CEHENNEM EKSPRES - SİRKWhere stories live. Discover now