17

71 12 0
                                    

Melissa parmaklarına dolanmış altın buklelerin ışıltısıyla hipnoz olmuştu. Tüllerin arasından sırnaşan güneş bile Sophie'nin saçlarına ulaşmaya çalışıyordu sanki. Acelesi yoktu Melissa'nın. Bir terapi gibiydi küçük kızın saçlarını taramak. Son bir haftadır olduğu gibi o sabah da ayin biter bitmez Melissa'nın odasına koşmuştu Sophie. Kısa bacaklarıyla debelenerek yatağa tırmanmış, sabun kokan saçlarını örmesi için Melissa'yı beklemişti.

Şüphesiz ki Melissa'nın malikaneye dönmüş olmasına sevinen tek melek oydu. Belki bir de Tobias... Üzerine çevrilen her sorgulayıcı bakışta ziyaretinin geçici olduğunu söylemek istiyordu Melissa. Parkta yaşananlardan sonra Gloria'nın önerdiği, Aslan'ın şiddetle arkasında durduğu, Melissa'nın da kabul etmek zorunda kaldığı bir önlemdi bu sadece. Davut iki canavarıyla başıboş dolaşırken kimse Melissa'nın yalnız kalmasını riske etmek istememişti.

Gariptir ki ilk kez onlarla hemfikirdi Melissa. Son bir haftadır kâbus görmediği, Ase'nin kahkahasıyla kan ter içinde gözünü açmadığı tek bir uykusu olmamıştı. O gece iblislerin onu nasıl koruduğunu kimseye anlatmamış olsa da durmadan kendine aynı şeyi sormaya devam ediyordu. Neden? Neden onu kurtarmıştı Şeytan? Neden iblislerinden ona göz kulak olmalarını istemişti? Neden yaşamasını arzuluyordu bu kadar? Ne yapacaktı onunla? Neydi planı? Ne bekliyordu Melissa'yı? Ne? Ne? Ne?

Başını iki yana sallayıp yeniden dikkatini Sophie'ye vermeyi denedi. Küçük kız durmadan bir şeyler anlattığı halde sözlerinin yarısını bile duymamıştı. Yatağın üstünde duran telefonunun ışığı yandığında gözü ekrana kaydı heyecanla. Deniz... Gönderdiği onlarca emojinin arasında dersten önce Çatı'da buluşmayı öneriyordu. Selin'in şimşekler ve alevlerle dolu cevabı gecikmemişti. Gülümseyip Sophie'nin saçlarına döndü Melissa. Cehennem'de geçirdikleri geceden sonra arkadaşları hala tek parça ve sağlıklı olduğu için Tanrı'ya müteşekkirdi. Gloria bir anda Çember'i terk ettiğinde ona kızlarla geride kalmak istediğini söyleme şansı olmamıştı elbette. Melek kadını daha önce hiç öylesi bir öfkeyle görmemişi. Yine de Deniz ve Selin'i parkta bir başlarına bırakmak zorunda kaldığı için hala kendine kızgındı. En başta onların teklifini reddetmeli ve o trene binmelerine asla izin vermemeliydi. Neyse ki Aslan ikisinin de sapasağlam eve döndüğünden emin olmuştu.

Aslan... Melissa'nın düşünceleri kızlardan sevgilisine kaymıştı usulca. Gloria Yosef dahil hiçbir melezin malikaneye girmeyeceği emrini verdiğinden onu Çember toplantısından beri görmemişti. Sevdiği kızın meleklerin arasında güvende olduğunu bilmek Aslan'ın özleme dayanması için yeterli gibiydi. Oysa Melissa son üç ayı onun kollarında uyuyarak geçirdikten sonra hiç olmadığı kadar şiddetli hissediyordu yalnızlık duygusunu. Belki de bu yüzden gün doğmadan kendiliğinden uyanmıştı o sabah. Ailesinden gizli sevgilisini görecek liseli bir kız gibi heyecanlıydı o gün Aslan'la okulda buluşacağı için. Oğlanın zihninde beliren altın bakışları ellerinin istemsizce hızlanmasını ve örgüyü sonunda bitirmesini sağlamıştı.

"Bugün iki tane yaptın," dedi Sophie omuzlarına değen örgüleri çekiştirip. Hemen sonra yataktan aşağı atlayıp aynanın karşısına koşturmuştu. Başını sağa sola sallayıp kıkırdadı. "Sevdim. Güzel oldu. Kurdele de bağlayacak mısın?"

Melissa makyaj masasına gidip Sophie için sakladığı kutuyu çıkardı ve ona doğru uzattı. "Seç bakalım."

Sophie tam olarak bu komutu bekliyordu. Rengarenk bağcıkların ve kurdelelerin arasına daldırmıştı minik parmaklarını az sonra. Kız seçimini yaparken de, sonunda beyaz bir dantelde karar kıldığında da onun çocuksu saflığını kıskanmadan edemedi Melissa. Ama o an Sophie'nin dudaklarından dökülen sözler yüzündeki gülümsemeyi silip götürdü.

CEHENNEM EKSPRES - SİRKWhere stories live. Discover now