8: friends

3.6K 436 408
                                    

Bugün hafta sonu olduğundan şirkete gitmeme gerek yoktu ve ben bunun mutluluğu ile kızımla yatağımızda uzanıyordum. Hei, dün gece Jimin'in evinden geldikten sonra tekrar ateşlenmişti ve sabaha kadar ateşini düşürmek için uğraşmıştım. Şimdi de saat öğlen ikiydi ve gece alamadığım uykumu almış bir şekilde yatağımda uzanıyordum.

Kolumun altında yatmış bana bir şeyler anlatan Hei'e baktım. İnkâr edemeyecektim, düşük çeneli bir bebekti ve bu huyuyla kesinlikle ağabeyime benziyordu.

Komodinin üzerindeki telefonumun melodisini duyduğumda kolumu komodine uzattım fakat ne yazık ki ben minyon bir kızdım. Kolum yeterince uzun değildi. Homurdanarak Hei'i çok rahatsız etmemeye çalışarak yattığım yerden doğruldum.

Telefona uzandığımda ekranda yanıp sönen 'Lalisa' yazısı ile aramayı cevapladım ve telefonu kulağıma getirdim.

"Lali?" diye mırıldandığımda neşeli bir sesle "Selam unnie!" diye şakıdı. Güldüm ve "Günaydın." dedim.

"Aslında tünaydın daha doğru olur." dedi gülerek Lalisa. "Her neyse ben seni gülüp eğlenmek için aramadım, azarlamak için aradım."

"Yine ne yapmışım yahu?" diye homurdandım saçlarımı karıştırırken.

"Chaeyoung söylemese olanların hiçbirinden haberim olmayacak! Kafeden bile ayrıldığını geçen gün kafeye gidince öğrendim!" Lalisa, yüksek lisans yaptığından hâlâ okuyan bir üniversiteliydi. Harçlığını çıkarmak için de dersi olmadığı günler Bay Min'in kafesine gelirdi.

"Bebeğim Hei şu sıralar diş çıkartıyor ve ben tekrardan şirkette çalışmaya başladığım için hiçbir şeye vaktim olmuyor. Kızlarla bile görüşmeyeli dört gün olmuştur."

"Evet," dedi. "Chae söyledi. Biz de bu yüzden..." Arkadan hışırtılar geldi. "Şu birkaç ay önce gittiğimiz kulüp için rezervasyon yaptırdık!"

Dudaklarımı büzdüm. "Harika bir fikir ancak bu sefer Hei'i Namjoon'a bırakamam. En son Hei'e mama yapacağım derken biberonu kırmış, mamayı dökmüş ve mutfak tezgâhını batırmıştı. Unutmadan bir de çekmecenin sapını koparmıştı, biliyorsun Jisoo buna çok kızıyor."

"Ya!" dedi Lalisa. "İtiraz kabul etmiyorum! Hemen Skype'ı aç, kızlarla görüntülü konuşacağız!" Daha sonra benim tek bir kelime bile etmeme izin vermeden telefonu kapattı.

Bakışlarım şaşkınca bana bakan Hei'e döndü. "Önemli bir şey değil kızım, sadece üç tane birbirinden deli teyzen var." Güldüm ve Hei'i de kucağımdan alarak lavaboya gittim. Hei'nin yüzünü yıkadım, daha sonrasında kendi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım.

Lalisa'yı daha fazla bağırtmamak için koşar adımlarla komodinin çekmecesindeki bilgisayarı çıkardım ve Hei'nin birkaç oyuncağını da yatağa attıktan sonra onunla beraber oturdum. Hei'nin çevresini yastıklarla kapattım.

Bilgisayar açıldıktan sonra hızlıca Skype'a girdim. Gelen aramayı yanıtladığımda gördüğüm görüntüyle gülmeye başladım. Herkes darmadağınık duruyordu. Jisoo'nun saçları tepesinde kuş yuvası şeklinde topuzdu, üzerinde geçen yıl ona hediye ettiğim tavşan desenli pijama takımı vardı. Lalisa'nın turuncu saçları ise kabarmıştı, üzerinde beyaz kısa kollu bir tişört vardı. Chaeyoung'un ise saçları örülüydü ve üzerinde dikkat çekici kırmızı bir gecelik vardı.

"Chaeyoung neden her an kocasının üzerine atlayıp beş çocuk doğurabilecek kadın potansiyeli taşıyan bir gecelik giyiyor?" Lalisa şaşkınca sorduğunda Jisoo gülmeye başladı.

"Vallahi ben bunu evlenemeyecek falan zannediyordum ama durdu durdu turnayı gözünden vurdu." Jisoo kahkahaları arasından konuştuğunda ikide balkona çıkıp duran Chaeyoung ona ters bir bakış attı.

hide under spotlightsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin