İyi İşti

613 40 0
                                    

Salonda ölmüş gibi uyuyan orta yaşlarda bi amca görmeyi beklemiyoduk. Hemen yanında durduğum masadan bi tane sandalye çektim ve salonun hemen ortasına kanepeye dönük bi şekilde yerleştirdim.

Geri oğlumum yanına döndüm ve göz kırparak tezgahın üstüne bıraktığım torbamı aldım. Hemen karşımda duran sürahinin kapağını açarak geri salona döndüm.

Elimdeki malzemeleri vestiyere koyarak Polata döndüm ve sesimin fısıltılı çıkarmaya özen göstererek konuştum.

"Gel bakalım oğlum. Yardım et bana"

Komutumla hızla bana doğru geldi ve yavaş bi şekilde kanepedeki derin uykuda olan amcayı sandalyeye oturttuk. Geri torbamın olduğu yöne ilerledim ve elime aldım. İşime yarayacak malzemeri çıkarttım ve torbayı kanepeye fırlattım.

Uzun ve kalın teli ilk baş ellerini daha sonra kollarını, son olarak ta ayaklarını bağladıktan sonra kanepeye oturdum. Sanki bişeyler eksik gibi geliyodu gözüme. Yanımdaki torbaya tekrar baktığımda Emrenin günlerini harcadığı elektrik şok cihazını bulmuştum.

Bu cihazlar küçük kare şeklindeydiler. Elime bi kaç tanesini alarak tellere tutturdum. Gözlerim arkamda torbayı karıştıran Polata ilişti. Ağzında tuttuğu göz bandajını bana doğru uzattı. Teklifini severek kabul ettim ve bandajı alarak sandalyede uyuyan amcanın başından aşşağı geçirdim.

Vestiyerde bana bakan sürahiyi alarak zaman kaybetmeden başından aşşağı dökmüştüm. Böylece tellerde takılı olan cihazlar onu şiddetli bi şekilde çarpmıştı.

Gözlerini acı dolu inlemeyle açtı ve bağırmaya başladı. Görüş hizasına kendimi soktum ve gözlerinin en derinine bakarak şirin bi şekilde gülümsedim.

Bana afallamış bi şekildebakıyodu. Göz kırparak kanepeye yayılmış bi şekilde oturdum ve bacak bacak üstüne attım. Ne olup bittiğini idrak etmeye çalışıyodu.

Fazla uzatmadan elimle Polatı işaret ederek lafa girdim.

"Bu vahşi oğlanı bi yerden tanıyomusun"

Bana dehşet dolu bi şekilde bakıyodu. Hala kendine gelememişti. Hadi ama. İşimi zorlaştırma.

Ani bi şekilde ayağa kalktım ve tam önüne gelerek sertçe çenesini kavradım. Olduğumdan daha sert bi şekilde gözlerine baktım ve kükrüyomuşçasına konuştum.

"Sana ne soruyosam cevap ver"

Hala ses çıkmarmayınca bu sefer arka cebimdeki bıçağı çıkartıp tam şahdamarının üstüne konumlandırdım.

"Cevap ver"

Bıçağı hissetmesi için oraya hafif baskı uyguladım. Yavru ceylan gibi kafasını olumlu anlamda sallayınca gülümseyerek tekrar yerime oturmuştum.

Gözlerimle Polatı işaret ederek konuştum.

"Tanıdık geldi mi"

Sadece kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Tahammülüm giderek azalınca bu sefer tellere takılı olan cihazlardan herhangi birini patlattım ve eve acı dolu bağrışları dolmuştu.

Koltuğun en uç kısmına oturdum ve bıçağımı elime alarak çevirmeye başladım. Nefessiz kaldığında içine derin bi nefes çekmeye çalıştı.

"35 volt. En düşük seviyede"

Gözlerimi ona diktim ve bıçağı hemen gözleri önünde sallıyarak konuşmama devam ettim.

"Gel anlaşma yapalım. Sorularıma sözlü bi şekilde cevap ver ve daha fazla acı çekme. Hım? Nasıl?"

Derin bi iç çekti ve gözlerinden bi damla yaş süzüldü. Hayır bu kadar güçsüz olamazsın. Kafasını zorlukla olumlu şekilde salladı.

"Tek soru. Tek cevap. Anlaştık"

Yine kafasını olumlu anlamda sallayınca bıçağı tam kulağını sıyıracak şekilde duvara fırlattım. Planladığım gibi kulağını sıyırarak televizyonı delerek duvara saplanmıştı.

Acı dolu inlemeleri tekrae kulağıma ilişince bu sefer gür bi kahkaha atmıştım.

"Sözlü"

Alnından dökülen ter damlalarını çok net görebiliyodum. Gözlerinin en derinine bakarak sorumu yönelttim.

"Polat yani eski adıyla Lucifere işkence ettiğin günün akşamı bu köpek kıytı köşede acılar içinde kıvranırken sen ailenle oturup nasıl rahatça yemek yiyebildin?"

Tek kaşımı kaldırmış karşımda sorduğum soruya afallamış şerefsize bakmıştım.

Dehşet dolu gözlerle bi bana bi de yanımda dik bi şekilde oturan Polata bakmıştı. Daha sonra ağzını açıp bişey söyliycekti ki Polatın hırlaması böldü. Yerinde hafif kımıldanmış saldırmayı bekliyodu.

Başını şevkatle okşadım ve kulağına fısıldadım.

"Tabi ki sen bitirceksin bu işi ama şu an değil oğlum. Komutumu bekle"

Çenesine hafif öpücük kondurup tekrar dehşetle bizi izleyen şahısa döndüm. Başımı "evet seni dinliyorum" anlamında salladım ve beklemeye başkadım.

"B-b-b-b-ben-"

Nihayet konuşmayı başarabilmişti. Ama kekelemesi hoşuma gitmemişti. Lafını bölerek araya girdim

"Kekeleme"

Sert çıkışıma karşılık derin bi nefes aldı ve konuşmaya başladı.

"Be-be-ben pi-piş-pi-"

"Kekeleme"

Sabrım giderek azalmaya başlıyodu. Biran önce halledip yatağıma kavuşmak istiyodum.

"Pi-piş-pişm-"

"KEKELEME"

Ani bağrışımla hem karşımdaki şahıs hemde Polat paniklemişti. Polata bişey yok bakışlarımı yolladım ve karşımdaki şahsa geri döndüm.

"Tek cevap. Evet yedim ya da hayır"

Korkakça iç çekti ve kafasını yere eğerek cevapladı.

"E-evet y-ye-yedim"

Artık sinirlerimin patladığı o noktaya gelmişti. Torbadan bana göz kırpan metal keskin çakı alıp hızlıca karşımdaki şahsın suratının tam ortasına fırlatmıştım.

Polata döndüğümde bana bakıyordu. Elimle karşımda hemen burnunun yanında çakı saplanmış bi şekilde oturan ve acı dolu bi şekilde haykıran şahsı gösterdim.

"Sıra sende"

Komutumla beraber nasıl olduğunu anlayamadığım bi şekilde sandalyedeki şerefsizin üstüne atladı ve paramparça etti.

Ağzım açık bi şekilde etrafa saçılan kan ve kıyafet parçalarına bakakalmıştım.

O gün Polat onca senenin acısını sadece 4 saniyede çıkarmıştı.





Multimedyada vahşi oğlanımız var. Nedense çok hoşuma gitti. Sizce nasıl olmuş? Lütfen yazın.

İyi okumalaaaarrrrr⚡💜

A L O N E {Girl×Girl} TamamlandıWhere stories live. Discover now