Bölüm 16.1

4.8K 432 300
                                    

Selam en tatlı okurlar! 🧁

Sınav haftam yüzünden bölüm atamadım bulduğum boşlukta hemen yazdım sizler için. 🧜🏻‍♂️

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum! 😍

Vote vermeyi de unutmayın lütfen. 🙏🏼

Keyifli okumalar dileriiiim. 🐣

Marcus'tan yayılan alkol kokusu midemi bulandırmaya başlıyordu. Belki de demiş olduğu sözden dolayı kendimi iyi hissetmiyordum. Beni özlediğini söyleyen birine ne diyebilirdim? Ben de onu özlemiştim. Onunla çok eğleniyordum ve gerçekten dostluğuna ihtiyacım vardı ama daha ilerisi olamazdı çünkü kalbimi çoktan Alex için kapatmıştım.

"İçeri gelmek ister misin? Sana bir kahve yapayım. İyi görünmüyorsun." dedim.

Gözlerini birkaç saniye kapalı tuttuktan sonra başını yaslamış olduğu kapı pervazından çekip ufak bir tebessümle içeri girdi.

"Alya uyuyor mu?" dedi.

"Hayır. Banyo yaptıracaktım ama sen geldin." dedim.

Salona doğru ilerlerken durdu ve arkasını döndü. "Rahatsızlık vermek istemiyorum Devin." dedi. Sesindeki mahcubiyet içimi ısıtıyordu. Gerçekten özünde çok iyi biriydi.

"Hayır, hayır." dedim ellerimi sallayarak. "Otur lütfen. Biraz dinlen ben de o sırada Alya ile ilgileneyim."

"Peki." dedi ve kanepeye yığıldı. Kasları sızlıyormuş gibi inlerken kesik kesik nefesler aldı. Birkaç saniye ayakta onu izledikten sonra düzene giren göğüs kafesinden sızmış olduğunu anladım.

Hızla banyoya yöneldim. Sıcak su küvetin içine çoktan dolmuştu.

"Kim gelmiş anneciğim?"

"Marcus gelmiş tatlım." dedim onun saçlarını ıslatırken.

Gözleri parlarken bana baktı. "Burada mı?" dedi. Alya hayatına giren insanlara çok çabuk alışıyordu ve beni seven, benim de sevdiğim iki adamı da çok seviyordu.

"Evet burada. Ama biraz yorulmuş. Duştan sonra biraz boyama yaparsın olur mu? Sonrasında Marcus ile beraber bir şeyler atıştırırız." dedim. Alya'nın yanında Marcus o haldeyken konuşamazdım.

"Olur anneciğim." diyerek beni onayladıktan sonra köpüklü suyla oynamaya başladı. Ben de ona eşlik ediyordum ama dudaklarımı kemirmeden edemiyordum. Nasıl bir durumun içine sürüklenmiştim böyle? Ne yapacağımı hiç bilmiyordum. İlgilenmem ve düşünmem gereken o kadar çok şey vardı ki bazen çok zorlanıyordum. Sürekli çabalamaktan yorulmuştum. İsmimin hakkını verememekten korkuyordum.

Alya'yı duruladıktan sonra havluya sardım ve odasına götürdüm. Temiz kıyafetlerini giydirdikten sonra bir süre saçlarını kuruttum ve odasında bulunan küçük masanın üzerine koyduğum boyalarıyla yalnız bıraktım.

Ben de duş almak istiyordum ama bu biraz bekleyebilirdi.

Salona geçtiğimde Marcus'un hala bıraktığım yerde olduğunu fark ettim. Nefes alıyor mu diye dibine kadar yaklaşınca yaşam belirtisi verdiğini gördüm ve doğruldum. Mutfağa geçip kahve demlemeye başladım. İki tane kupa çıkarıp kahvenin olmasını beklerken tezgaha dayandım ve salonumda uyuklayan adamı seyrettim.

Ne düşünüyordum bilmiyorum. Aklımda bin bir türlü düşünce vardı ama hiçbirini duyamıyordum. Tamamen sessizdi zihnim. Ama bir o kadar da gürültülüydü.

Devin | RAFLARDA |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin