kırılan kemik, atomlarına ayrılan biblo,
tuz ve nar aşkına!
yani ki, kanayan kolumuz, kanadımız,adımlarımız..
dağılan avuç içi haritamız aşkına!
bitme!
ki olmaz..olmaz böyle dağılmak.
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu bölümü yazarken bana ilham olan iki güzel fotoğraf. Bunları buraya iliştirip gidiyorum. İyi okumalar~
○○○○○○
"Omzunu zorlarsan ne olacağını biliyorsun değil mi?"
Yibo bu ve bunun türevi cümleleri defalarca kez duymuştu. Gözlerini devirme isteğini son anda durdurup kafasını salladı.
Xiao Zhan ve Wang Yibo sonunda hastaneden çıkmıştı. Büyük olan bir elinde sırt çantasını taşırken diğer eliyle yaklaşmakta oldukları arabanın kapısı açtı. Yibo'nun yaraları daha iyiydi, ancak kolunun hareketlerini kısıtlayan siyah bir omuz askısı takıyordu. Yürürken de hareketleri yavaştı. O yüzden Zhan kendisini koluna girmesi için zorlamıştı. Geçen 2 günde ikisi normal arkadaş gibi davranmıştı. Hatta Xiao Zhan kendisini biraz daha kaptırırsa geçmişteki bütün kavgaları unutacaktı. Bu şekilde ilerlemek ona kötü bir fikir gibi de gelmiyordu.
Yibo kendisine açılan kapıdan sonra yavaşça arabaya bindi. Sürücü koltuğuna geçen Zhan, onun emniyet kemerini takmasına yardım ettikten sonra arabayı çalıştırdı.
Hafta sonu olduğu için neredeyse hiç öğrenci olmayan kampüsü geçerek ana yola çıktıklarında Yibo dayanamayarak sordu.
"Yurda buradan gidilmiyor. Nereye gidiyorsun?"
"Sadece eczaneye uğrayacağım. Sen bu halde ilaçlarını almaya gitme diye uğraşıyorum. Çok düşünceliyim değil mi?"
Yibo bu sefer kendisini tutmadan gözlerini devirdi gülerek yola bakan çocuğa. Sürekli kendini övüyor olmasından rahatsız olmuyordu ama yine de sahte bir terslikte cevap verdi.
"Oda arkadaşım giderdi."
"Liu Haikuan mı? Yakın mısınız onunla? Neden seni bir kere bile ziyarete gelmedi?"
Xiao Zhan merakının biraz fazla olduğunu düşünse de kendini sormaktan alıkoyamamıştı. Yibo'nun kaza yaptığını bilen iki kişiden birisiydi o çocuk, ve neden Yibo'yu ziyarete gelmediğini elbette merak ediyordu. Qing bile gelmişti.
