Nasıl Jungkook Jungkook değilmiş?

1.1K 102 107
                                    

"Lalisa, hala burada mısın? Ne işin var burada?!" Jimin, kapıyı kapattıktan sonra yanıma eğilirken konuştu.

"Gitmedin mi? Burada mısın çıktığından beri?" Kafamı olumsuz anlamda sallarken başımı yaşlandığım diz kapaklarımdan kaldırdım.

Dışarı çıktıktan sonra, belki bı ihtimal tekrar beni ararlar diye beklemiştim. Ama yanlış tahminde bulunmuştum ki, 4 saattir aynı yerde oturup bekliyordum.

Söylediği şeyler o kadar değişik gelmişti ki, ne yapacağımı hâlâ bilemiyordum. Ben onunla koca bir haftamı geçirmiştim.

"Belki," dedim önce. Daha sonra yutkundum. Jimin, yanıma otururken gözlerim ile onu izlerken konuşmaya başladım.

"Belki, bı ihtimal şaka yapıyordu. Ya da, belki vazgeçer, beni arar diye bekledim. Ya da--"

"Lisa, Jungkook ciddi." İşte o zaman ilk zamankinden daha farklı birşey hissettim. "Siz çete olarak mı yalancısınız? Biz en yakın arkadaşız Jimin. Asla öyle birşey yapmaz. Benim doğum günüm yaklaşıyor. Ona sürpriz hazırlıyor değil mi? Yoksa neden bana küssün ki?"

Derin bir nefes çekip önüne çekti gözlerini. "Hiç şöyle bir söz duydun mu Lalisa? Asla 'asla' deme. Sende asla dememelisin Lisa. Neye asla dersen o gerçek olurmuş."

Daha sonra ise tekrar bana döndü. "Bak, az önce 'Asla öyle birşey yapmaz.' dedin ama yaptı. Bu gerçek Lalisa, bak bu da kanıtı."

Daha sonra ayağa kalktı ve bacaklarında olabilecek tozları temizledi. Daha sonra ise elini uzattı. "Kalk hadi, git. Kendi hayatını yaşa Lalisa. O, seni istemiyor."

Eline tek kaşımı kaldırıp bakarken yandaki sandalyeden destek alıp ayağa kalktım. Eli hala orada dururken konuştum. "Bir daha asla ona şans vermeyeceğim. Bunu da ona söyle."

Kenardaki çantamı alarak hızlıca oradan uzaklaşmaya başladım. Aradan geçen iki-üç adımdan sonra tekrar seslendi Jimin. "Asla 'asla' deme Lalisa."

Kendimi hızlıca binadan dışarı attım. İyi ki magazin yoktu. Ki daha haberi olmamışlardır büyük ihtimalle.

Ana caddeye çıkar çıkmaz etrafta gözlerimi taksi aramak için gezdirdim. Fakat bir taksiyi geçtim, bir araba bile geçmiyordu.

Başka çarem yoktu, yürümek zorundaydım. Ya da, telefonumdan arayabilirdim. Ne kadar da geri düşünceliydim.

Soğuktan zor kıpırdattığım parmaklarım BamBam'ın isminin üzerine zorla tıkladı. Arama başlarken kulağıma götürdüm telefonu.

"Lisa?"

Yerimde sağa sola doğru giderken konuştum. "Ha BamBam, neredesin?"

"Evdeyim kızım nerede olacağım. Sen neredesin?" Kaşlarımı çatarak konuşmaya devam ederken ısınmaya çalıştım.

"BamBam, beni acil alman lazım. Soğuktan ölmeden önce." Kaşlarını çattığına emindim. "Neredesin sen, evde değil misin?"

"Hayır değilim. Şuan o konulara giremem. Acil şehir hastanesinin önünde bekliyorum." Birkaç hareketlenme sesi ile yerinden kalktığını anlamıştım.

"Ne hastanesi? İyi misin?"

"Onu bunu boşver. Çabuk gel sen."

Arkadan birkaç ses daha duyurken sesini iğneleyici bir şekilde kullanıp konuşmayı bitirdi. "Bekle beni, üç dakikaya oradayım."

Telefonu cebime koyup hareket edip ısınmaya çalıştım. Olanları tekrar düşünmeye başladım. Soğuk havada gerçekten düşüncelerin netleşiyordu.

From Black To Pink · LıskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin