Neden Beni Düşünüyorsun?

2.4K 159 123
                                    

"Silahlar hazır mı?" Diyerek seslendim bizim ekibe. "Hazır Kaptan." Diyerek bir ses döndüğümde söyleyen kişiye döndüm.

"Ryu? Kaptan ne alaka?" Diyerek sorduğumda dudağını büzüp kafasını salladı.

"Neyse, kuralları tekrar hatırlatıyorum. İlk olarak, eğer içinizden biri çıkmazsa onu bulup beraber gidiyorsunuz. Ama eğer ben içerde kalırsam sadece gerekli belgeleri alıp çıkın."

"Ama-" diyerek itiraz edecekken sözünü kestim. "Aması maması yok. Beni orada bırakın ve gidin birşey olursa sizi yedek kulaklıkla bilgilendireceğim. Belgelerin hepsini bulan normal kulaklıkla haber versin."

Daha sonra nefes alarak devam ettim. "İçeride kimse olmayacak çünkü akşam çeteler eğlencesinde olacaklar."

Biz çoktan evin önündeydik bile. Son konuşmaları yapacaktık. "Zorunlu olmadıkça silah ateşlemek yok. Ve birini görürseniz ayağına sıkın. Kendisini öldürmenize gerek yok. Bize sadece belgeler lazım."

Daha sonra eve bakarak devam ettim. "Tahmin ettiğim kadarıyla üç katlı. Bir kat da zeminin altında var. En alt kat bizde; Ryu, siz en üste bakın, geri kalan ekip de giriş kata baksın."

Daha sonra onlara döndüm. "Dikkatli olun, parmak izi veya bizi düşündürecek birşey bırakmayın. Hadi gidelim."

Herkes tabancasını çektiğinde eve dikkatli bir şekilde girdik. Herkes sessizce ortalığa dağıldığında aşağı inecekken açık televizyonu görmemle kendimle bir çekişmeye girdim.

Evde biri mi vardı yoksa açık mı unutmuşlardı? Ben onu es geçerek aşağı merdivenlerden ekibim ile gitmeye başladım. Tam iyi denk gelmiş olacaktı ki beş oda vardı ve biz beş kişiydik.

Herkesi bı odaya dağıtırken bende karşıdaki odaya girdim. Oda gayet güzel dizayn edilmişti ama bu odanın amacı neydi?

Burası ne bir misafir odası olabilecek kadar aydınlık ne de oturma odası olacak sakindi. Yani burada birşeyler beklerdim.

Kendimi kitaplığın önünde bulurken beni oraya çeken birşeyler vardı. Kitapların arkasını kontrol ederken bir kitabı çekmem ile yer sarsıldı ve arkaya doğru dönmeye başladı.

Burada gizli bir oda vardı.

İçeri sessiz adımlarla girdiğimde duyduğum tetik çekme sesi ile duraksadım. Sıçtım..

"Kim var orada?" Odayı dolanıp kimseyi görmediğimde yanlış düşünmüş olabileceğimi düşündüm.

Hızlıca tüm çekmeceleri açarken arkamda kapı kilitlenme sesi ile oraya döndüm.

"Jeon?"

Bana sinirli gözleri ve elindeki tabancası ile bakıyordu. "Burada ne işiniz var Manoban."

Ben onu dinlemeden son belgeleri alırken de silahımı ona doğru tutmayı ihmal etmemiştim.

En son belgeleri almıştım. Sadece dışarı çıkmak kalmıştı. Kulaklığımdan herkesin çıktığına dair sesler gelirken benim de acilen çıkmam gerektiğini anlamıştım.

"Jeon, beni bırak ve silahını indir. Derhal." Kendisi benim sözümü dinlemeyip daha da uzaklaşıp kapının oraya gitti.

"Manoban, eğer elindekileri yere bırakıp çıkmazsan seni vuracağım." Son bir tuşa basarak kapıyı iyice kitlediğinde artık iki eliyle tabancasını tutuyordu.

Benim ise bir elimde belgeler diğer elimde silah vardı. Kendi içimde tüm hücrelerim sinir ile dolarken onun da aynı şeyi yaşadığına yemin edebilirdim.

From Black To Pink · LıskookWhere stories live. Discover now