Neden Jimin'le Kavga Ettin?

932 80 110
                                    

Bölüm için çok uğraştım, yorumlarınızı bekliyorum ha.

-------------------------------

"Lalisa, nasılsın?"

Telefonumu açar açmaz Jimin'in sesini duyarken gülümsedim. "İyiyim, sen nasılsın?"

"Şey, ben de iyiyim. Her neyse ben asıl konuya geleyim. Jungkook yanımda da yani şuan yanımda değil az önce yanımdaydı da. Şey dedi,"

Seslice nefes verirken konuştum. "Saadete gelir misin Jimin."

"Sakince durup 'o zaman sen, ben, Lalisa ve Jisoo kampa gidelim' dedi. Ama bak şey yapma yani biraz şey oldu yani panik oldu ya sen şey etme--"

"Tamam Jimin. Sana uygunsa kabul et. Belki bu işi bitirmeliyiz." Bıkkınca yatağıma yatarken aklımdaki düşünceler beni çok rahatsız ediyordu.

'Gerçekten onun sevgilisi miydi?'

"Hayır Lalisa, hemen umutsuzluğa kapılma. Daha üç gün geçti üzerinden açıklamamızın. Bak biraz daha sabret."

Tekrar seslice nefes verdim. "Tamam, uygunsa sana da kabul et. Yarın herkes uygunsa gidelim."

"Tamam, o zaman yarın konuşuruz."

Sessizce görüşürüz diyerek telefonumu kapattım. "Ya ben ne yapacağım?"

----------------------

Dün Jimin ile olan konuşmamızdan sonra herkese danışarak herkesin uygun olduğunu öğrenmiştik. Şimdi ise kamp alanına Jimin ile varmak üzereydik.

Sabahın ilk ışıkları ile turuncu ve yeşil yaprakların öne çıkması ile birlikte yolumuza da dökülen yaprakların uçuşu çok güzeldi.

Tamamen dağın üstünde bulunan kamp alanına geldiğinizde etrafta sadece Jungkook'un arabasını gördüğümde sadece dördümüz olduğunu anladım.

Jimin ile arabadan inip ilerideki kulübeye geldiğimizde bizi karşılayan -muhtemelen buranın sahibi- kişiye gülümsedim.

"Diğerleri geldi, sizi bekliyorlar. İsterseniz siz de geçin anlatayım." Ben kafamı sallayarak önden ilerlerken yüzüm şimdi gülmesi gereken yere soluyordu.

Jimin kolumu sıkarak ona dönmemi sağladığında sessizce konuştu. "Biraz gülümse, onu seviyorsun değil mi? Eğer seni üzgün görürse o da üzülür. Onun üzülmesini de istemezsin değil mi?"

Kafamı sallarken derin bir nefes aldım. "Tamam, gidebiliriz." Tekrar arka arkaya içeri geçtiğimizde yerdeki puflardan birine oturdum.

"Hoşgeldiniz. Bu dörtlü kampınız beklediğiniz gibi olmayacak. Herkes kamp deyince çadırda kalmak, kendin doğada yaşamaya çalışmak diye anlar. Bizim kampımız ise onlardan farklı olarak bir size rahatlama fırsatı doğuran, herkesten uzak olacağınız bir kamp."

Şaşkınlıkla Jungkook'a baktığımda gözleri Jisoo'nun üzerindeydi. Şuan onların bende olması lazımdı!

"Aslında size yine ormanda kendi başınıza geçinmeyi de size sağlayacak. Tek farkı, bungalov evlerde kalacaksınız."

"Evlere ne gerek var ki? Sadece bir gün değil mi?" Artık onun buranın uzmanı olarak bildiğim adam kafasını salladı. "Üç gün."

Kafamı sallayarak arkama yaslandım. "Herkes tek bir evde kalacak. İki katlı olacak bunlar. Mimarımız özel olarak tasarladı. İsterseniz gezelim. Size etrafı tanıtalım."

From Black To Pink · LıskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin