Önemsiz Biri

1K 99 121
                                    

"Yazıklar olsun. Şu haline bak Baek." Dedim Baekhyun'a pansuman yaparken.

"Sana çok fazla sorum var noona. O kadar zamandır konuşmuyoruz. Özellikle de bugün, depoda konuştukların çok değişikti. Birşeyler oldu noona. Hissediyorum."

"Anlatacağım Baek, herşeyi anlatacağım."

"Aranızda birşey mi var, Jeon ile?" Dedi ilk soruyla başlayarak. "Neredeyse evet." Kaşlarını çattı.

"Ben okula giderken, tabi sen küçüktün yoktun okulda. O sırada çok yakın iki arkadaşım vardı. Biri BamBam biri ise Jungkook'tu. Yani adı Jungkook'tu. Hatırlıyorum. Kesinlikle unutmazdım."

Nefes almak için biraz durdum. Kenardaki sudan da bir yudum aldıktan sonra konuşmaya devam ettim.

"Ailesi yüzünden lisede farklı bir şehire gitti. Ben o sıra anlayamadım olayları. Biliyorsun, o zamanlar biraz kötüydüm zaten. O gittiği için girmiştim öyle ortamlara. Sonra zaten bizimkiler ve sen yardım ettin."

Gözleri merakla asıl kendi cevabını ararken hafifçe gülümsedim. "Herneyse, senelerce aradım. Karşıma da birkaç kez çıktı Jeon. Onu araştırırken geçen hafta itiraf etti. Yani açıkladı tüm durumu. Sen o'sun, ben de o'yum dedi. İnandım. Çünkü zaten benim tüm sonuçlarım da ona çıkıyordu."

Gözlerim dolarken hızlıca ellerim ile yaşlarımı sildim. "Dün, seni kurtarmaya gelmeden önce. Hastanedeydim. Onun için. Kovdu beni, o değilim ben dedi. Sana yalan söyledim dedi. Seni sevmiyorum bile dedi bana Baek. Ben bilmiyordum, ben onun yaptığı herşeyi ve ona o kadar çok alışmıştım ki bu duruma alışamadım."

Hızlıca bir nefes çekti. "Onu seviyor musun?"

"Galiba." Dedim omuzlarımı kaldırarak. "Büyük ihtimalle."

"Sen çok güçlüsün noona. O kadar şey yaşadın, şimdi sapasağlam duruyorsun." Gülümseyerek elimi omuzuna koydum.

"Her neyse, konuşmayalım şimdi bunları. Sen ne yaptın? Okulunu bitirdin mi?"

Hızla kafasını salladı. "Tabiki bitirdim. Ardından The Punch Amerika kaptanı oldum. Senin gibi noona."

"O zaman sen bayağı ilerlemişsin bu işlerde Baek." Yine kafasını salladı. "Ee, tabi senin sayende tecrübeliyiz de."

Kafamı aşağı eğerek güldüm. Daha sonra ise dünden beri aklımda kalan soruyu sormak için konuştum. "Sen, The Punch Amerika ile ilgileniyorsun. Neden Jungkook seni kaçırmaya çalıştı?"

Kafasını eğerek elleriyle oynadı. "Aslında, ben orada bı işlerle ilgilenirken karşıma Jeon çıktı. Yoluma engel olmaya çalıştı. O sırada bir nevi düşman olduk. Hatta bayağı bayağı düşman olduk. Bilgi kaçırtmak istemişti benden. Tabi benim The Punch'ta olduğumu bilmiyordu o. Yeni geçmiştim zaten o işlere."

Devam etmesi için gözlerimi kırpıştırdım. "İşte beni ilk kaçırdıklarında yanımdaki Chanyeol'un fark ettiğini fark ettiler. Zaten sizin araba sesinizi duyunca içeri kaçtılar. Ama anlamadığım birşey var. Jimin hyung neden onlarla noona?"

Ne diyeceğimi hesaplamak için kafamı aşağı eğdim. "O, onun daha haberi yok Baek. Biz bile daha yeni öğrendik. Ayrıca şuan onlarla, durumum çok kötü. Bir muhabbet bile yok. Açıklayamam böyle."

Ellerini kaldırdı. "Belki de söylersen aranız düzelir." Dudaklarımı büzdüm. "Jimin nasıl etkileyecek ki Jungkook'u? O bizim aile meselelerimiz ile ilgili. Jungkook'u alakadar etmez diyeceğim ama."

Gülümsedi. Hızlıca iki yanağımı tutup çekerken konuştu. "Benim noona'm birini mi seviyormuş benim noona'm?"

"Ya-- Baek-- Baek yapma gülemi-- Ah!" Yanaklarımı en son bıraktığında hızlıca yanaklarımı tuttum. "İki metre oldu yanaklarım!"

From Black To Pink · LıskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin