18➰

2.7K 199 100
                                    


Selam güzel okuyucularım 🖤 Nasılsınız, neler yapıyorsunuz🤭

İyi okumalar 💜

-

Geçen üç gün boyunca stres ve üzüntüden zorlukla, sınavlarımdan birkaç tanesini olmuştum. Jin hyung bayıldıktan sonra çalışanlardan biriyle onu ayıltmış, hastaneye gitmek için zorlamıştık. Aklı hala Taehyungda olduğu için bizi asla dinlememişti, Taehyung'u bulacağımı söyleyip bakmam gereken yerleri kontrol etmiştim. Hiçbirinde ona dair iz bulamadım. Nerede olduğuna dair bir fikrim olmadığı için fazlasıyla endişeliydim, Jin hyung'un da daha fazla soru sormaması için bizim evde kalmasını önermiştim.

Annem ile bolca dertleşmişler, ben de zorla kendimi derslere vermiştim. Aklım Taehyungtayken pek odaklandığım söz konusu değildi ama bir şekilde sınavlardan kurtulmuştum.

Jin hyung, Taehyung'u bulamadığımı öğrendiğinde ortalığı yıkmıştı, sürekli tansiyonu düşüyordu. Annem ona bakıyordu bakmasına ama bende fenalaşıyordum. Aklım bir okuldaki derslerinde bir de en yakın arkadaşımdaydı. Diğer yandan Jungkook'a bunları anlatmadığım için huzursuz hissediyordum. Her ne kadar bana 'eğer içinden gelmiyorsa anlatma' dese de ona yaslanmak istiyordum. Güçlü kollarıyla bütün bu olanların bir rüya olduğunu fısıldamasını, o kadar çok istiyordum ki.

Beni sıkmadan yanımda olduğunu hissettiriyordu, sınavlardan dolayı pek görüşemiyorduk. Bugün ona anlatmam gerektiğine karar verdim. Birkaç gün sonra dans dersi için sınav olacaktık ondan önce başka sınavım yoktu, boşluktan istifade ona Jin hyung'un restorantına gelmesini rica etmiştim.

O gelene kadar, Taehyung'a mesajlar bırakmıştım. Gördüğünden emindim, en azından geri döndüğünde onun için ne kadar endişeli olduğumuzu bilmeliydi. Ona kötü bir şey olduğunu düşünmek istemiyordum çünkü ne kadar kötü bir halde olursa olsun benim arkadaşım güçlüydü, kafasını dağıtmak için uzaklaştığını düşünmekten başka çarem yoktu. İçten içe kötü hissetmem bana yardımcı olmuyordu.

Dudaklarımı birbirine bastırdım, yaklaşan adım sesleriyle dolmak üzere olan gözlerim siyah botları seçti. Jungkook siyahlar içinde karşımdaydı. Masaya oturmadan önce surat ifademi görmüş endişeyle çenemi nazikçe kendine doğru çekmişti. "Meleğim, suratının asık olduğunu görmem için mi çağırdın beni?"

Başımı olumsuz anlamda salladım ama şuracıkta ağlayasım vardı. Birden bütün olaylar beynime doluşmaya başlamıştı. İnce dudaklarını kaşlarımın tam ortasına değdirmiş, yumuşak bir öpücük bırakmıştı. Gözlerim saniyesinde kapanırken fısıltısını duydum. "Ben yanında olduğum sürece güzel gülümsemeni göreceğim."

Yanıma oturduktan sonra beni kolları arasına almıştı. Gözlerimi kırpıştırarak ona taraf baktım. "Karşıma oturman gerekmiyor muydu?" Tavşan dişlerini göstererek gülümsedi. "Hayır, böyle iyiyim." Gülümseyişi üzerine dolgun dudaklarım yukarı doğru kıvrılmıştı. Jungkook dudaklarımın üzerine parmağını koyarak,"işte böyle gülümseyeceksin, sana daha önceden ne kadar güzel gülümsediğini söylemiş miydim, hatta gülüşünü kıskandığı mı?"

Gözleri ile yüzümü incelerken kalbim hızlanmaya başlamıştı. Neden böyle şeyler söyleyerek beni utandırıyordu. Belimdeki elini sıklaştırıp beni dibine kadar çekti. "Cevap vermeyecek misin?' göğüs kaslarına değen parmaklarım ile parmak uçlarım yanmaya başlamıştı. Az önce ne söylediğini bile unutmuştum. "Jungkook beni sınıyorsun." Gözlerim etrafta yemeklerini yiyen insanlara takılınca gerildim. Birkaç kişi bize doğru bakıyordu, benim onlara baktığımı gördüklerinde kafalarını çeviriyorlardı.

Jungkook'un kollarından kendimi geri çektim. Kalabalık bir ortamda sarmaş dolaş olmamızı hoş bulmamıştm, kötü bakışlara gelemiyordum. "Ne oldu birden?" Sesi kırgın ve sinirli geliyordu. Ben de ondan ayrı durmak istemezdim ama çekingen kişiliğim yüzünden rahat hissedemiyordum. "Gel benimle."ayağa kalktığım gibi ona doğru döndüm.

𝙎𝙝𝙮 |𝗝𝗶𝗸𝗼𝗼𝗸Donde viven las historias. Descúbrelo ahora