11➰

3.2K 273 186
                                    


Medya ❤

-

Jungkook'un o güzel harelerinde geçen dipsiz kuyuda gezindim bir süre. O hiç kıpırdamadan bana düz bir şekilde bakıyordu. Büyük bir pot kırmıştım. Onun gözünde şuan neydim anlayamıyordum bile.

Olayı toparlamak için aklımda dolanan en uygun birkaç kelimeyi bir araya getirmeye çalışıyor, dışarı aktarmak için hazırlanıyordum. Jungkook'un bir kez daha beni yanlış anlamasını istemiyordum.

Ağzımı açıp konuşmaya hazırlanmıştım ki araya giren başka bir sesle dudaklarım bir anda birbirine mühürlenmiş gibi öylece durdum.

"Jimin?"

Jackson'ın soru işareti dolu seslenişi ile ona doğru gözlerimi çevirdim. Benim bir şey dememe izin vermeden yanımda bitmiş bir bana birde Jungkook'un sabit bakışlarına anlam vermeye çalışıyordu. Az önce dediğim cümleyi duyup duymadığını bilmiyordum.

"Acıktığım için önce yemek yiyelim diyecektim."

Kafamı sallayarak onu onayladım. Jungkookla şimdi konuşamayacağımızı anlamıştım. Ağzımı tutsaydım ona ne açıklama yapacağımı düşünmeme gerek kalmazdı. Jackson omzuma elini koymuş Jungkook'a bakarken ona bir şey diyeceğini anladım.

"Jimini ödünç alıyorum sonra konuşursunuz."

Emrivaki barından bir sesle konuştuktan sonra gülümseyerek Jungkook'un göremeyeceği o bir saniye bana göz kırpmıştı. O an anlamıştım ki beni kurtarmak için zaman kazandırdığını. Jackson'a minnetar bir bakış atıp hala ağzını açmamış tek kelime bile söylememiş sevdiğim çocuğa baktım.

Siyah boğaz kazağının üstüne deri çeket, altına ise siyah baldırlarını belli eden dar bir pantolon giymişti. Kömür karası saçları ise dağınık ve uzun bir biçimde o güzel galaksi derinliğindeki gözlerine doğru süzülmüştü ve bu oldukça göz kamaştırıcı duruyordu.

Hiçbir şey dememiş beni sürüklediği o koridora doğru yürümeye başlamıştı. Arkasından uzun bir süre bakmıştım. Bu sessizliğini anlayamıyordum. Boş koridora bakmayı sürdürdüğümde Jackson hafifçe omzumu sarsmış ona doğru bakmamı sağlamıştı.

"Biraz düşün, belki de bu senin için fırsattır. Ona açılmanı sağlayacak küçük bir kapı."

Camdan gelen soğuk rüzgardan pembeleşmiş olduğunu hissettiğim yanaklarımdan makas almış, kaşlarımı çatmama sebebiyet vermişti. Daha sonra ise koluma girip beni de peşinden sürüklemeye başladı.

Birlikte karnımızı doyurup yeniden müzik sınıfının yolunu tutmuştuk. O elindeki kağırlarla uğraşırken bende telefonumla uğraşıyordum. Hiç beklemediğim bir anda görüntülü arama geldiğinde telefona şaşkınca baktım. Biricik arkadaşım, sığındığım yuvam arıyordu!

Aramayı açtığım gibi koca yüzü ekranı kaplamış bir TaeTae ile karşılaştım. Anında ekranı öperek göz kırptı. "Beni özledin mi Jiminie?"

Hınzır bir şekilde gülmüş eliyle minik kalp yapıp ekrana yaklaştırıyordu. Yüzünü gördüğüm an yüzümden gülümseme eksilmemişti. O kadar özlemiştim ki onu. Yokluğu büyük bir boşluktu. Bunca zamandır hep yanımdaydı bir anda ayrıldığımız için yalnız hissetmeye başlamıştım.

"Hiç özlemedim." Yüzümü kırıştırıp dil çıkardığım an kıkırdayarak ekranı tavana çevirdi. "O zaman yüzüme bakma. Bende özledin diye görüntülü aramıştım." Sesini bilerek daha çok kalınlaştırmış, üstüne şakadan homurdanışını işitmiştim.

Kahkahalar atarken bir çift gözün üzerimde olduğunu hissedip yan tarafıma baktım. Jackson kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. "Konsantre olamıyorum." Mesajını alıp hızla müzik odasından çıkıp arkamdan kapıyı kapattım.

𝙎𝙝𝙮 |𝗝𝗶𝗸𝗼𝗼𝗸Where stories live. Discover now