Oğlum

290 19 4
                                    

"Ne demek hala bulamadık?" babam sesli bir nefes aldı "Hepimizin canı tehlikede ve sen bana sakin olmamı mı söylüyorsun?" Telefonu kapattıktan sonra bir süre durdu "Polisler bulamamışlar onu. ama evimizi sürekli koruyacaklar, güvende olacağız." babam yanıma geldiğinde ellerimi tutup öptü "Hep yanında olacağız bir tanem." gülümseyip uzandığım yerden oturur pozisyona geçtim. Annem içeriye gelirken bizimkiler duruyordu "Çocuklar Ahsen'i görmeye gelmiş, hadi biz çıkalım Fuat." babam bir kapıdakilere bir de bana baktı "Ben de burada kalayım, hem gençler ile uzun süre konuşmamıştık." gözlerimi devirip derin bir nefes aldım. Babam hastahanedeki o andan beridir bir an olsun Emre'nin bana yaklaşmasına izin vermiyordu. Hele sabah Emre ile hastahanede karşılaşınca garip garip hareketler yapmaya başlamıştı. Annem sabır dilercesine nefes aldı "Fuat bak mutfak dolapları silinecek, hadi gel karına yardım et." Demir güldü "Teyze hayatında bir ton aksiyon var sen hala mutfak dolabı diyorsun." dediği şeye gülerken annem çoktan terliği kafasına vurmuştu "Teyzem istersen seni de aşağı alalım ne dersin?" Demir saniyesinde içeri sızıp koltuğa otururken güldüm bakışlarım Emre'ye kaydığında ben hariç her yere bakıyordu. Babam hastahanede nasıl konuştuysa telefonda bile mesafeli konuşuyordu "Ayakta dikilmeyi kesip içeri girer misiniz?" Herkes içeri geçerken Emre kapıda kalıp babamla bakışıyordu "Tövbe yarabbim, Emre geç oğlum sen içeri rahatına bak. Kendi evinmiş gibi değil mi Fuat?" babam ufak bir öksürükten sonra "Tabii tabii kendi eviymiş gibi, neyde ben işimi halledeyim geleceğim." Annemle aşağıya indikten sonra hepimiz bir anda gülmeye başladık Emre hariç. Emre hepimize bakıp kaşlarını çattı "Lan adam konuşma yaparken hepiniz oradaydınız neler dediğini duydunuz. Sana yaklaşırsam hastanelik olacağımın mesajını alttan verdi resmen." yanıma oturunca sıkıca sarıldım "Korkma korurum ben babamdan seni." Demir kahkaha atmayı kesip durdu "Benimle dalga geçiyordun en son Emrecim." Anıl elini Demir'in omzuna attı "Sen Murat Amcadan korktuğun için kaçıyorsun, Emre Ahsen ile babasının arası açılmasın diye kaçıyor. Bil istedim kardeşim." Demir göz devirirken Zeynep konuştu "Anıl çok doğru söylüyor Demir, korkaklığın ile hava atmaya çalışma." "Yok kardeşim ben ne yapsam Murat Amcanın gözüne giremem." Sıla ayağa kalkıp yanıma geldiğinde Emre' yi itekleyip yanıma oturdu, o sırada Zeynep de çoktan diğer yanımdaydı Emre ayakta kalmıştı. Sıla Demir'e döndükten sonra "Yalakalık kessen adam sana ısınacak." Zeynep kafasını sallarken Demir sinirli bize bakıyordu. Sıla Emre'ye baktı "Mal mal dikileceğine otur şuraya." kendi kendine bir şeyler söylene söylene Anıl ve Demir'in ortasına oturdu.

Uzun bir süre sohbet ettikten sonra konu okula gelmişti "Seneye sıkı bir maraton bizi bekliyor, o değil dershaneye gitmeyi filan düşünüyor musunuz?" Ellerimi havaya kaldırdım "Dershane maratonu beni aşar belki anlamadığım dersler üzerine özel ders alabilirim." Kızlar kafasını salladı "O değilde ne olmayı planlıyorsunuz?" Anıl haklıydı her şeyden önce bir hedefimiz olmalıydı. Hepimiz birbirimize baktık "Ben sanırım yazılımdan ilerleyeceğim, sevdiğim bir şeyi yapmak istiyorum." Zeynep yıllardır yazılım ile uğraşıyordu ve cidden o dünyayı seviyordu "Ben babamı örnek almayı planlıyorum eğer olursa mühendislik istiyorum." Eniştem mükemmel bir insandı ayrıca çok da zekiydi, çocukluğumuzdan beridir Demir babasına mesleğine hayrandı. Emre bana bakıyordu, onunla hiç bu konuları konuşmamıştık "Biliyorsunuz ben Dil bölümündeyim biraz garip olucak ama öğretmen olmak istiyorum." Sıla sevgilisine melül melül bakıyordu "Dil hocaları daima ilgi çeker, haberin olsun kanka." Sıla'nın kulağına fısıldayınca hafif irkilse de dediğini anlamış bize pis pis bakıyordu "Beni biliyorsunuz tv radyo okumayı aşırı istiyorum, hedefim belli yani." Emre gülümsedi "Sen ne istiyorsun?" soruma gülümsedi "Klasiktir ama çocukken hayalim hep avukat olmaktı hayallerime ulaşabilmek içinde hep çabaladım, çabalamaya devam da edicem gibi." Sıla ofladı "Karar vermek kadar zor bir şey yok, ne olacağım ben ya." Zeynep elini Sıla'nın omzuna attı "Tüm yıl sızlandıktan sonra ilk karar veren sen olacaksın canım biliyoruz. Hem psikoloji okumak istemiyor muydun sen?" "Üfff tamam kapatalım bu konuyu." Sıla bunaldığını açıkça belirttikten sonra konuyu kapatmıştık. Sanki hiçbir şey olmamış gibi havadan sudan sohbet ederken kapının şak diye açılmasıyla hepimiz oraya odaklandık. Annem aşırı yüksek sesle bağırdı "Sakın bunu deneme!" kapı tam manası ile açılınca içeri giren orta yaşlarda bir adam ve yanında bizim yaşlarımızda bir çocuk vardı "O bizim soyadımızı taşıyor onun ailesi biziz ve artık kendi kararlarını verebilecek yaşta. Madem anneliğine güveniyorsun ne diye bu kadar korkuyorsun? Bırak da hangimizi seçeceğini görelim." babam annemin yanına geçerken annem güldü "Aslına haklısın, içeri gir ve o salak planlarımı anlat. Bakalım benim kızım kimi seçecek?" benim kelimesine yaptığı vurguyla siniri de bariz belli oluyordu. Biz hala karşımızdakilere mal gibi bakarken karşımdaki adamı hafiften tanımıştım, bakışlarımı fark edince geniş bir gülümseme ile yanıma gelip sarıldı "Bir tanem nasılsın? İyi misin?" annem ve babam göz attığımda ikisi de saldırmaya hazır bekliyor gibiydiler "İ-iyim teşekkürler de bu gürültü patırtı ne? Ayrıca siz kimsiniz?" Anne babam kızgın bir bakış atıp bana döndü "Öncelikle gürültü için özür dilerim tatlım, şu kadın bu kadar inatçı ve korkak olmasaydı gayet sakindim." "Bana bak ağzındaki dişleri kırıp eline vermemi istemiyorsan düzgün konuş." Babamın kendini zor tuttuğu her halinden belliydi. Karşımdaki adam içerideki herkes göz atıp konuştu "Burası fazla kalabalık..." "Dersin neyse daha fazla canımızı sıkmadan anlat." Emre sert bir ses tonuyla konuşunca az da olsa garipsedim, sonuçta onu böyle görmeye alışkın değildim. Bizim haşlarımızda olan çocuk güldü "Senin canın sıkılsa ne olur ki? Aileden filan mısın?" Emre ayağa kalkacakken babam omzuna dokundu "Oğlum haklı, daha fazla can sıkmayın." ufak bir kalp krizi geçirirken gelenler ve babam hariç herkes şaşırmıştı, Emre'ye baktığımda mutluluğu gözlerinden bariz okunuyordu "Her neyse, ben buraya senin olanı sana vermeye sana yardım etmeye geldim. Ben babanın kuzeniyim, gerçek babanın." sabırla devam etmesini bekledim ama o benden bir tepki bekliyordu "Ee, yani." biraz bozukmuş gibi oldu ama sonra tekrardan gülümsedi "Baban vefat ettikten sonra onun üzerine olan her şey sana kaldı ve artık 18 yaşında olduğuna göre devr alma zamanın geldi..." "Bana bir şey kalmadı diye biliyorum." gülümsemesi gittikçe büyüdü az daha gülse ağzı yırtılacaktı aq ayrıca ortada gülünecek bir şey mi vardı? "Aslında öyleydi bundan iki yıl önce uzak bir akrabamız vefat etti ve onun mülkleri sana kaldı. Ben senin amcan sayılırım o yüzden sana yardım etmeye geldim..." "Tabii tabii asla mirasın üzerine konmaya gelmediniz zaten." Zeynep konuşunca hepimiz ona döndük "Madem bu kadar çok meraklıydınız yardım etmeye neden yıllardır Ahsen'i görmeye gelmediniz? Onca şey yaşadı ama biz sizi göremedik." Ah benim canım kızlarım, sinirlerimi bozulacağını anladıkları an nasıl da ortaya çıkıyorlar. Annem hafifçe öksürdü "Kısacası annecim bu adam senin vasiyeti kabul edip ona devretmen için yalvarmaya gelmiş. Biz sana kalacak şeyleri önceden bildiğimiz için susup yıllarca sana bakmışız falan filan bir ton saçmalık yani." sessiz ortamda Demir'in kıkırdamasıyla ciddiyetimin son damlaları da gitmişti "Pardon bir an düşündüm de aşırı komik ve saçma geldi." kendimi tutamayıp güldüğümde karşımdaki kişi bana tip tip bakıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra konuştum "Bakın doğduğum andan beridir gerçek babam dediğiniz kişi yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. İyi veya kötü nasıl biri olduğunu bilemem ama ondan gelecek şeyleri de istemiyorum artık. Yeterince dertlerim olduğunu düşünüyorum, miras konusuna gelecek olursak. Red davası açarım böylelikle tüm varlık sizin üzerinize kalmış olur. Lütfen bir daha böyle salak salak konular için hayatımı işgal etmeyin." somurtkan bir ifade ile ayağa kalktıktan sonra babam kapıyı gösterdi "Şöyle lütfen." Odamdan çıktıkları an Emre gür bir kahkaha attı "Oğlum dedi oğlum! Bana dedi lan bana." Olduğu yerde zıplayıp kahkaha atarken biz de ona katıldık. Annem ve babam içeri geldikten sonra ciddileştik "Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama ben cidden babanın ağzına..."  "Fuat! Ne diyorsun sen Allah aşkına?" "Aslında babam haksız sayılmaz, baksanıza onun yüzünden başıma neler geldi. Belki o gün orda vefat etmeseydi şu an hayatım bu kadar iyi olmayacaktı. Siz her ne derseniz diyin aşırı sorumsuz bir adam olduğu ortada." Kimse bir şey diyemedi çünkü haklıydım. Ne zaman başıma bir şey gelse altından o çıkıyordu, ona kızgın değildim ama kırgındım. Beni böyle bir hayata bırakıp gittiği için, gittikleri için.

*
*
*
*
*
*
Selam canlarım ciğerlerim. Biliyorum baaaaya sonra bölüm attım ama inanın artık yazmaya vaktim olmuyor. Neyse sonunda kısa da olda bölüm attım.

Aklımda yeni bir hikaye var fakat kapak konusunda biraz sıkıntı yaşıyorum, onu da halledersem bir önümüzdeki zamanlarda yeni bir anonim hikayeye başlayacağız. Sizi çoook öpüyorum ve seviyorum💜

Venüs// TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin