Hırsız

527 26 7
                                    

"Zeynep o çocuk benden nefret ediyor." Oflayarak bana döndü "senden nefret ettiği filan yok." "Yaptığı mal hareketlerin bir açıklaması vardır umarım." Kalemi elimden aldı "biz insanlar ona flört etmek diyoruz." Kafamı sıraya yaslayıp ağlamak geliyordu içimden. Sıla elinde çay ile geldi "ee bitti mi liste?" Elimdeki sınıf listelerine baktıktan sonra onayladım "son şube de bitti, Zeynep benden nefret edenleri bile ekliyor." bana ters ters bakışlar atan Zeynep'e dil çıkarıp çayımı içmeye başladım. Altıncı derse girecektik ve tüm gün liste oluşturmakla kafayı bozmuştuk "biz neden Demir'i dövmüyoruz?" "İnadını biliyorsun Sıla, öldürsek cevap vermez." Derin bir nefes alıp listeye göz attım "şimdi arasından sevgilisi olanları çıkarmamız gerek." Kızlar çayları ile kendi sıralarına oturdular "bizden bu kadar gerisini de sen hallet." listeye üzgün bir bakış atıp telefonumu çıkardım.

Ahsen: Karşıma çıktığın gün sağlam bir tokat yiyeceksin benden, hazır ol.
Bilinmeyen: oturduğum yerden hata yapıyorum bu nasıl iş??
Ahsen: senden bir şey rica etsem :)
Bilinmeyen: emrin olur güzelim, söyle
Ahsen: adını söylesene lütfen lütfen lüğütfen
Bilinmeyen: adımı söylersem beni bulursun.
Ahsen: ya bari bir ipucu filan versen
Ahsen: heyyy sana diyorum

Mesajlarım tek tikte kalınca kalan umudumu da yitirip derse odaklandım. Söyler misiniz Felsefe kadar güzel bir ders var mı??

"Önal abi bunlar ne kadar?" yaklaşık yarım saattir Sıla'nın kendine kalem seçmesini bekliyorduk "Sıla canım arkadaşım, bak bunların hepsi aynı. Bu kırmızı ile mavi de aynı, hepsi uçlu. Seç birini de gidelim!" Bu gece hepimiz Zeynepler de kalacaktık. Zeynep beni kolumdan tutup kırtasiye camına doğru sürükledi "Şurdakiler Emre ve Mete değil mi?" Okulun arka kapısında duruyorlardı "onlar onlar da kimi bekliyorlar?" cama yapışan sinekler gibi durmayı bırakıp dışarı çıktık. Yavaşça yürüyorduk "ne yapıyoruz biz?" gereksizce fısıldıyordum "şştt onları dinleyeceğiz." Duvara iyice yaslandıktan sonra dinlemeye başladık "Kıza cevap verecek misin?" Emre bakışlarını yerden kaldırıp Mete'ye çevirdi "Ne dememi bekliyor ki? Her şey yeterince ortada." "Oğlum kız senden hoşlanıyor. En azından reddet, ümid etmeyi bırakır." Duyduklarımız şeylerden sonra Zeynep ile kısa bir bakışma yaşadık. Acaba kimdi? "Of ne yapıcam bilmiyorum. Hiçbir şey yolunda gitmiyor zaten." Mete elini omzuna attı "bak bana uzaktan uzaktan ne güzel yaşıyorum aşkımı." Yavaşça fısıldadım "oha."

"Salak değiliz Sıla ne duyduğumuzu biliyoruz." Saat yediydi ve biz geldiğimizden beridir bu konuyu konuşuyorduk "ay yeter bana daral geldi." bağırışım üzerime bana baktılar "şu listeyi temize çekmeye başlayalım." çantamdan listeyi çıkarıp masaya koydum "hızlıca bitsin diye telefondan bakmak yok! Beğenirseniz plan riske girer!" Yaklaşık 10 11 kişi olan listeden birini seçtik "aa ben bunu takip ediyorum. Heh buldum, yalnız çocuk tam bit play boy." Sıla storylere bakarken durdu "heh el fotoğrafı ve tarih, hanımlar bu beyi listeden atalım pls." İlk isim kolayca listeden silinmişti umarım hepsi bu şekilde biter.

"Demek sadece dört kişi kaldı elimizde." Kayra, Çağlar,Arda ve Fırat dördüne de ihtimal vermesem bile kızlar onlardan biri olduğunu düşünüyordu "kızlar hani dediniz ya Mete uzaktan birisini seviyormuş filan diye..." telefonumun çalmasıyla Sıla'nın lafı yarıda kalmıştı. Arayan Kuzey'di "Kuzey, nasılsın?" "İyiyim, ben de seni merak etmiştim. Nasılsın?" Yatağa ilerleyip oturdum "bir araştırma ödevim vardı onu yapıyordum ben de." "Ben seni rahatsız etmeyeyim..." "hayır, hayır işim bitti." gülme sesi geldi "bir an kapatmam için bahane uyduruyorsun sanmıştım." Kızlar tepeme çıktığında onlar işe uğraşıyordum "ee sen ne yapıyordun?" O bana bir şeyler anlatırken ben bana yapışmış olan Zeynep'ten kurtulmaya çalışıyordum "ay bırakın!" bağırışımla Kuzey de susmuştu. Kızlara sinirlice bakıp Kuzey'e döndüm "Sana demedim Kuzey sen devam et." "Sanırım arkadaşların seni şu an rahat bırakmıyor. Yalnız olduğun bir zamanda konuşsak senin için daha iyi olur." görecekmiş gibi başımla onayladım "o zaman sonra araşırız." Telefonu kapatım kızlara döndüm "mal mısınız diye soracam bunca yıllık arkadaşlığımıza yazık olacak." Odanın kapısı bir anda açıldı "Kızlar yemeğe gelmiyor musunuz?" Üçümüzde koşarak aşağıya inmiştik. Masaya baktığımda mantarı görünce Elif Ablaya seslendim "Elif abla bir sen, bir de Çağatay Ulusoy. Kalbimde bir farklısınız." Elif abla bize tatlı tatlı gülerken biz çoktan yemeğe başlamıştık.

Venüs// TextingWhere stories live. Discover now