6.Bölüm•

28.4K 1.1K 205
                                    

İyi okumalar.

Kadının başına silahı dayadı ve hiç acımadan vurdu.
Kalbim hızla atarken çığlık atmamak için kendimi sıktım.
Kafamı eğmek istiyordum ama eğemiyordum.

Bir kaç kişiden küçük bir çığlık çıkmıştı ama hemen susmuşlardı.
Kadın yere yığıldı.Yanında ki adam tam ağzını açmıştı ki onun da kafasına silahı koydu.
Hemen gözlerimi yere eğdim.
Delirmiş miydi bu adam!?

Bir el silah sesinden sonra gözlerimi sıkıca yumdum.
Kalbim resmen yerinden çıkacaktı.
Gür sesi ile konuşmasıyla kafamı kaldırdım.
-Bana yalan söyleyenin,ihanet edenin sonu onlar gibi olur.
Gözleri kararmış kan damlaları gömleğine saçılmıştı.

Neredeydim ben tanrım!?İş yerine mi düşmüştüm cehenneme mi?
Odaya Hızlıca Carlo girdi.
-Andrew..ne yapıyorsun? dedi görevlileri çağırırken.
Andrew istifini bile bozmadan ona baktı.
-Ders veriyorum. dedi ve hızla odadan çıktı.

Biraz önce yaşananlar gerçek miydi?Yoksa korku filmi falan mı çekiliyordu?
Carlo'nun gözleri benle buluştu.
Bakışlarımı çektim ve yerime oturdum.
Nilay yanıma geldi.
-Beste iyi misin?Yüzün bembeyaz olmuş.
Dedi endişeli bir şekilde.
Ona baktım.
-Hergün öldürülen birilerini görmüyorum Nilay!
Diye çıkıştım.

Nilay kafasını salladı.
-Haklısın.
Elinde ki suyu bana verdi ve yanıma oturdu.
-Az önce ben yanlış görmedim değil mi?
Dedim hâlâ emin olamayarak.
Oraya bakmak istemiyordum.
-Bay Andrew böyledir.Kendisine ihanet eden birini başkalarının gözünün önünde öldürür ki..Biz yapmayalım diye.
-Ne yani hergün buraya gelip adam mı öldürüyor?
Anlamıyorum kanun bunlara işlemiyor mu?

-Hayır..Sadece sinirlerine bağlı.Çok nadir yaşanır bu.
Iç çekti.
-O gerçekten çok acımasız.
Şimdi babamın neden bu adamın yanında olduğunu anlıyordum.
Belki de zorlaydı.
Ben bu adama mı meydan okumuştum?

Suyu bitirdim ve şişeyi çöpe attım.
Keşke görmeseydim dedim gözlerimi kapatırken.
Burada ki insanların psikolojisini hiç mi düşünmüyordu?
Gerçi kolaylıkla adam öldüren bunu düşünür müydü?
Midem bulanmıştı.

Geri oraya baktığın da adamlar işini bitirmiş çıkıyordu.
Sanki biraz önce burada bir şey yaşanmamış gibi herkes işinin başına geçmişti.
Yok yok şirket değil tımarhane.

Derin bir nefes aldım ve çantamdan kod kitabımı çıkardım.
Bunların içine gömülürsem kafam biraz önce ki şeylere yoğunlaşmazdı.

Yazardan

Andrew'in kafası meşgulken gelen arama ile bakışları masaya döndü.
Yavaş adımlarla telefonunu alıp açtı.
Arayan Dean'dı.
-Andrew haberler kötü.
Dedi Dean sıkıntılı bir şekilde.

Andrew Elinde ki kalemi döndürürken tehlikeli bir şekilde gülümsedi.
-Ne zaman iyi oldu ki?
-Şirkette çalışanlardan iki kişi bu siber saldırı olayını kullanmaya çalışmış.Ama karışık programı onlar da çözemediği için bir şey yapamadılar.
Andrew güldü ve aniden gülmesi kesildi.
-Bunlara bu cesaret nereden geliyor?
Dedi sesi sakindi ama fırtınalar estiriyordu.

Andrew derin bir nefes verdi ve isimleri aldı.
Hızlıca ayağa kalktı ve silahına susturucusunu taktı.
Sesi kaldıramayacak kadar başı ağrıyordu.

Hızla odadan çıktı ve alt kata indi.
Herkes bir elinde ki silaha bir ona bakıyordu.
Odaya girdiğin de onu görenler korkuyla ayağa kalktı.
Burada çalışmalarının sebebi aslında paraydı.
Bu adam resmen para sıçıyor diye düşünüyorlardı ve burada çalışmayı nimet sayıyorlardı.

Mafya ve Hacker +18Where stories live. Discover now