16.Bölüm•

23.4K 898 292
                                    


Multii Carlo Celanto🔥

İyi okumalar.

Karanlık merdivenlerden indiğim de önüme bir koridor çıktı.Koridorun ardında tek bir kapı vardı.
Burnuma gelen kokuyla yüzümü buruşturdum

Kapıya bir bakış attım.Eğer o kapıyı açmazsam bu gece uyuyamayacağımı biliyordum.
Yavaş adımlarla ilerledim ve kapının önüne geldim.
Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.

Ama gördüğüm manzara hiç bekledigim gibi değildi.
Korkuyla yerimde kalakalmıştım.
Bomboş odanın içinde Boris Petrov bir sandalye de oturuyordu.Andrew üstü çıplak bir şekil de ona bağırıyordu.
Buraya kadar her şey normaldi.

Korkunç olan Boris'in tanımayacak halde olmasıydı.
Gördüğüm şeyle resmen ağlayacaktım.
Boris'in gözleri neredeyse yerinden çıkacaktı ve vücunda daha bir çok işkence izleri vardı.
Andrew elleri kanlar içinde ondan ayrıldı ve bakışları bana döndü.

Suçluluk duygusu içimi sararken titredim.
Andrew adama son kez vurup yanıma doğru gelmeye başladı.
Korkuyla Bir iki adım geriledim.
Kanlar içinde ki adama bakmak istemiyordum ama beynim 'bu senin suçun iyi bak' diyordu sanki.

Midem kalkmıştı.
Andrew önümde durunca kafamı kaldırdım.Ona artık sadece korkuyla bakıyordum.Içimde ona karşı besleyeceğim tek duygu sanırım buydu.

O ise ifadesizdi.
Bir şey demeyecektim çünkü diyecek bir şey yoktu.Arkamı dönüp gidecekken kolumu tuttu.
Hızla kolumu çektim.
-Dokunma bana o ellerinle diye bağırdım.
-Beste..

Kafamı iki yana salladım.
-Bunu nasıl yaparsın!?
Dedim ağlamamak için yumruğumu sıkarak.
-Bana hata yapanın sonu bu olur dedi duygusuzca.

Ama o masumdu.
Bir şey demeden merdivenlere doğru yöneldim.Buradan gitmek istiyordum.
Hızlı adımlarla giderken yeniden beni tuttu.
-Bırak dedim iğrenircesine.
Yutkunduğunu gördüm.
-Beste..Ben böyleyim,değişemem.

Alayla güldüm ve bakışlarımı ona çevirdim.
-Doğru.Ama umrumda değil.
Son kez kolumu çekip yüzüne bile bakmadan evden çıktım.

İnanamıyordum gerçekten inanamıyordum.Hafif atıştıran yağmuru umursamadan koşmaya başladım.
Evet adamı kötü yola sürüklediğimi biliyordum ama sanki biraz önce korku filminden çıkmış gibiydim.
Boris'in o dolmuş,her an yerlerinden çıkacakmış gibi bakan gözleriyle buluşmuştu gözlerim.

Ne kadar canı acımıştır kesin.O acıları ben çekiyor olmalıydım o değil.
En kötüsü de böyle bir adamı sevebilme ihtimalimdi.
Derin bir nefes aldım ve gözlerimi gökyüzüne diktim.

Yağmur damlaları yüzüme damlayınca kafamı indirdim ve yürümeye devam ettim.

Ayaklarım artık beni taşımayınca Bir banka oturdum ve başımı ellerimin arasına aldım.
İşi de istemiyordum onu görmek de istemiyordum..
Düşüncelerimle boğuşmaya başlamıştım.

Yanımda ki hareketlilikle gözlerim aralandı.

Kafamı çevirdiğim de Carlo'yu gördüm.Bu adam da ne zaman bir yere otursam karşıma çıkıyordu.
Ne yapıyor diye bakarken şemsiyesini açtı ve ikimize tuttu.

Yağmurun hızlandığını yeni fark ettim.
Zoraki bir şekilde Gülümsedim ve bakışlarımı yere çevirdim.
-Seni böylesine üzen ne?
Yumuşak sesiyle iç çektim.
Konuşmak istemiyordum.Ne anlatacaktım ki?Ne kadar salak olduğumu mu?

Bir süre aramızda sessizlik oldu.
-Şuan nerede olmak isterdin? Diye başka bir soru yöneltti.
Bu soru ilgimi çekmişti.
-Başka yerde olmak istediğimi nerden bildin?
Omuz silkti.
-Bende canım sıkkınken başka bir yerde olmak istiyorum.

Mafya ve Hacker +18Место, где живут истории. Откройте их для себя