25.Bölüm•

19.7K 753 123
                                    

İyi okumalar

-Beste!
Öğretmenin sesiyle yerimde sıçradım.
Tamam derste 3. Kez uyumuş olabilirdim ama bağırmasına gerek yoktu.
-Efendim hocam?
Gözlüğümü takıp  yerimde doğruldum.
O sırada Tolga ile göz göze geldik.
Arkasını dönmüş beni inceliyordu.
-1 haftadır uyuduğun yetmedi mi kızım?
Hocanın sesiyle gözümü devirdim.
Ben ne badireler atlatmıştım bu uyumaktan bahsediyordu.

Off'ladım.Bu hoca yeni gelmişti ve benim genellikle böyle şeyler yapmayacağımı bilmiyordu.
Derste uyumak ve ben.Asla.
Tabi eskiden böyleydi.
Şuan uykuya çok ihtiyacım vardı.

Kafamı kaldırıp derse odaklanmaya çalıştım.Ama baktıkça gözlerim geri kapanıyordu.
Kodlar..sayılar..uykular.

•••

-Beste..Öldün mü?
Birinin beni dürtmesiyle hafifçe gözlerimi araladım.
Tanıdık ses Tolga'ya aitti.
-Ne var Tolga?
İstemsizce terslemiştim çünkü o kadar tatlı bir uykudaydım ki.
Bana dik dik baktı.
-Okul bitti kızım.Hayır ben bugün de okulda kalacağım diyorsan sen bilirsin.
Okul mu bitti?
Şaşkınlıkla kafamı sıradan kaldırdım.
-Ciddi misin?O kadar uyumuş olamam.

Ellerini bilmem dercesine kaldırdı.
Sınıfta ikimizden başka kimse yoktu.
Ayaklandım ve çantamı toplayıp ceketimi aldım.
-Hocalar nasıl bir şey demedi?
Sınıftan beraber çıktık.
-Onlara hasta olduğunu söyledim.Hepsi de inandı.
Hafifçe güldüm.
Açıkçası iyi olmuştu çünkü şimdi kendimi daha iyi hissediyordum.
Okulda bir kaç ders kaçırmak şirkete uykulu gitmekten daha iyidir.

Merdivenlerden inerken bir yandan da Saçlarımı düzelttim.
Neyse ki çok dağılan bir saçım yoktu.
Okul çıkışında dikkatimi çeken arabayla yutkundum.Yok yok Andrew'in arabası değildir ya.

Evet Andrew'in arabasıydı.Andrew çok karizmatik bir şekilde arabadan çıktı.
Bahçede ki neredeyse çoğu kız Andrew'i süzüyordu.
Neden gelmişti ki şimdi?
Bakışları beni ardından da Tolga'yı buldu.
Gözlerinde ki karanlık  hiç iyiye işaret değildi.
Tolga'ya hızlıca görüşürüz deyip ona doğru ilerledim.

Yanına gittiğim de bile Tolga'yı süzüyordu.
-Andrew?
Ona seslenmemle sert gözleri bana döndü.
Ben bu adamı anlamıyordum.Öfke diye bir duygu olmasa bu adam kesin bir şey hissetmezdi.
-Neden geldin?
Sorumu umursamadan konuştu.
-O piç kim?
Tolga'dan mı bahsediyordu?
Kaşlarımı çattım.
-Çocuğa niye piç dedin ki şimdi?
Çenesinin gerildiğini görünce derin bir nefes verdim ve uzatmayarak sorusunu yanıtladım.
-Sınıftan arkadaşım.
-Onu öldüreceğim.
Gözlerimi büyütüp ona döndüm.Nasıl basit bir şeymiş gibi söylüyordu bunu?

Gözlerinde ki soğukluk ve ciddiyet beni korkutuyordu.
-Andrew hayır.Kimseyi öldürmeyeceksin.
O sırada bahçedekilerin dedikodu malzemesi olduğumu çok iyi biliyordum.
Andrew'in bakışları bana döndüğün de biraz daha yumuşar gibi oldu.
-Gidelim.
Sonunda ağzından iyi bir şey çıkmıştı.
Kafamı salladım ve arabaya bindim.Bir an önce buradan gitsek iyi olacaktı.

Bizimle beraber arkamızda 2 araç daha vardı.Bazen korumalarla geziyor bazen de tek başına.Aklında neler vardı hiç bilmiyordum.Gerçi adam evine keskin nişancı dikmiş.Her şeyi beklerim.

Direkt şirkete geçecektik.Üzerime bir bakış attım.Neyse ki kıyafetlerim okula da şirkete de uyumluydu.
Andrew arabayı fazla ciddi kullanıyordu.
Aklından ne geçtiğini bazen çok merak ediyordum.

Kafamı cama çevirip  gök yüzüne baktım.Hava parçalı bulutluydu ve uzun zaman sonra az da olsa güneşi görebilmek güzel hissettirmişti.

Mafya ve Hacker +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin