34.Bölüm•

18.9K 681 163
                                    

İyi okumalarr:*

-Ne demek evlendik lan!?
Andrew'in bir anda bağırmasıyla yerimde sıçradım.
Aynı onun gibi bağıran annesinin sesini duyabiliyordum.
Andrew beni başka yerlere de götürüp gezdirmişti ve ben aşırı yorulmuştum.
Şimdi ise onun göğsüne yaslanmış arabada oturuyordum.
-Bana bağırma Andrew!
Habibe Hanım'ın sesi benim bile kulağımı acıtmıştı burada.
Andrew babasından çok annesine çekmişti herhalde.

Andrew derin bir nefes verince kafam içe doğru çöktü.
-Anne..Bana 1 haftadır Kemal ile evli olduğunu söylüyorsun!Nasıl sakin kalayım!?
Duyduğum şeyle gözlerimi büyütüp şaşkınlıkla doğruldum.
Andrew'in çatılmış kaşlarının altında koyulaşmış kahvelerine baktım.
-Habibe Hanım, Kemal amcayla mı evlenmiş?
Evet dese şurada düşüp bayılırdım.
Bana yan yan bakmakla yetindi.
Daha da sinirlenmiş gözüküyordu.
Habibe Hanım ne dediyse alayla dudakları kıvrıldı.
-Sadece..o herif bir hafta daha fazla yaşadı.
Sonlara doğru dişini sıkmıştı.

Annesinin yeniden bağırış sesi kulağıma ulaştı.
Andrew sinirle telefonu kapatıp fırlattığın da şoför korkuyla yanına düşen telefona baktı.
Adam araba kullanıyor niye fırlatıyorsun diye sitem edecekken şuan daha önemli bir mevzu olduğu kafama dank etti.
-Kemal dediğimiz kişi Kemal Yıldırım mı oluyor?

Eli çenesine yaslı bir şekilde dışarıyı izlerken hafifçe kafasını sallamakla yetindi.
Bir anda çığlık atıp resmen anırmaya başladım.
Olaya bak,tam trajedik komedi.
-Beste..
Andrew'im uyarıcı tonda çıkan sesine karşın gülmem azalmamıştı.
-Sen şimdi..müstakbel babanı..tehdit mi etmiş oluyorsun?
Gülmemin ardından zar zor konuşuyordum.
Bunu dememle gözü seğirdi,tamam şansımı çok zorluyorum.

Kendimi durdurmaya çalıştım ve yeni fark ettiğim şeyi de şaşırarak dile getirdim.
-Sen o zaman Nida ile üvey kardeş mi oluyorsun..?
Bunu dememle ağzım bir karış açık kalmıştı.Benim en kısa sürede Nida ile konuşmam gerekiyordu.
Arabanın durmasıyla yüzüme bile bakmadan dışarı çıktı.
Ben ne yapmıştım şimdi?
Adam zaten sinirli daha da sinirlendirdin.

Bende hızla indim ve koşar adımlarla yanına gidip elini tuttum.
Durmasıyla koluna girip ona yaslandım.
-Tamam tamam küsme..Bir şey demedim.
Koskoca adama tirip attırdın ya helal olsun.
Beraber içeriye girip asansöre bindiğimiz de ondan ayrıldım ve demire yaslandım.
Andrew hâlâ dalgın ve öfkeli gözüküyordu.
Göz devirdim.
-Bence bu sinirin çok gereksiz..
Bir yandan da elimi boşver dercesine sallıyordum.

Kollarını bağladı ve o da asansörün kapısına yaslandı.
-Öyle mi?
Tek kaşını kaldırıp gözlerini hafifçe kıstı.
Başımı salladım.
-Evet sonuçta onlar aklı başında insanlar sevmişler birbirini..sende saygı duymalısın.
Bir şey demeyip beni izlemekle yetindi.
Haksız mıydım?
Bu arada Nida ciddi anlamda çıldırmıştır bu habere.Bir de Andrew ile 'üvey' kardeş olduğunu duyunca delirmiştir.

Aklıma takılan soruyla dudaklarım kıvrıldı.
Asansörden çıkıp odalarımıza yürürken soruyu sordum.
-Andrew,Maria ve Alice bunu biliyorlar mı?
Kafasını iki yana salladı ve tek hayır dedi.
Nasıl söyleyeceğini düşünüyor olmalıydı.

Odamın önüne gelince karnım guruldamaya başladı.
-Hazırlan dışarıda yemek yiyelim.
Bu hayır diyemeyeceğim bir teklifti çünkü tüm gün gezmekten yemek yemeyi unutmuştum.

Odama girince kısa bir duşun ardından gardıropu açtım ve kıyafetlere bir göz gezdirdim.
Altı üstü bir yemek yiyeceğimiz için elbise giyip rahatsız olmaya gerek yoktu.Beyaz siyah bir kombin de karar kıldım.
Ceketi üstüme giymezsem bu soğuk hava da donacağımı çok iyi biliyordum.

Mafya ve Hacker +18Where stories live. Discover now