43.Bölüm

14.9K 681 195
                                    

Arkadaşlar  bölüme geçmeden önce sormak istediğim bir şey var..

Alice-Marc / Gabriel-Maria / Dean-Dilara hakkında da bir şeyler yazmamı önerir misiniz yoksa hikaye Beste Ve Andrew üzerinden devam etsin mi?
Fikirlerinizi belirtiniz♡

İyi okumalar...

Havaalanına geldiğimiz de saat akşam 5'ti.
Gün batarken her yerin ıssız olmasını garip karşılamadım.
Alice,Maria,Gabirel,Marc uçağa çoktan binmişlerdi.
Andrew bir kaç işini halledip geleceğini  uçağın arka kısmında ki odaya gitmemi söyledi.Sanırım diğer uçak ile aynıydı şimdi ki bineceğimiz.

Kafamı salladım ve merdivenlerden çıktım.Tam uçağa girmiştim ki karşıma bir hostes çıktı.Hafifçe gülümsedi ve yanımdan geçti.Bayağı güzeldi.
Önüme döndüğüm sırada bu sefer Carlo karşımdaydı.
Bana hafifçe kafasını eğdi ve hostesin arkasından kapıyı kapattığı yere gitti.
Orada neler döneceğini düşünmeme gerek bile yoktu.
Aman benden uzak olsun da.

İlerlediğim de Marc ve Alice sohbet ediyordu.
Maria Gabriel'ın omuzuna yaslanmıştı.
Onlar beni fark etmediği için bir şey demeden Andrew'in tarif ettiği yere doğru ilerledim.

Kapıyı açıp içeri girdiğim de tanıdık küçük yatak beni karşıladı.
Küçük pencereden giren,batmak üzere olan ışığın turunculuğu içeriyi aydınlatıyordu.
Küçük çantamı köşeye bıraktım ve pencerenin kenarına geçtim.
Dışarı da bir hareketlilik vardı.

Telefonumun çalmasıyla gözlerimi pencereden çektim ve yatağın üstüne bıraktığım telefona baktım.
Arayan annemdi.
Geri bakışlarım pencereye döndü.
Annen gerçekleri öğrenmiş olmalı.
Hangi gerçeği?Yalan olanı mı doğru olanı mı?

Kapı açıldı ama o tarafa bakmadan dışarıya bakmaya devam ettim.
Andrew usulca kapıyı kapattı ve yavaş adımlarla yanıma geldi.
Önümde durunca kafamı kaldırdım.
Eli yanağıma gitti ve usulca okşadı.

En son ki yolculuğumuzdan bugüne bir kişi kaybettim ve bir kişi kazandım.
Andrew oturduğum yatağın önüne tek dizinin üstüne çömeldi ve dudakları karnımı buldu.
Uzun bir öpücük kondurup geri çekildi.
-Bundan sonra sizi çok mutlu edeceğim Beste dedi gözlerimin içine bakarak.
Bir şey diyemedim.
Bu bana biraz geç kalınmış bir mutluluk sözü gibi geldi.

Dudağını yaladı ve yanıma oturdu.
-Annem Türkiye'ye gidince büyük bir aile toplantısı yapmak istedi..
Sonra yüzünü buruşturdu.
-Bayağı büyük.
Kaşlarım havalandı.
-Neden?
Omuz silkti ve kafasını diğer tarafa çevirdi.
-Sanırım herkes ile tanışmak istiyor.Özellikle şu Kemal denen herifle evlendiği için büyük bir aile olduğumuzu düşünüyor.Ayrıca babanı da anmak istemiştir.
Son cümleyi bitirirken sesi kısıldı.

Kafamı hafifçe salladım.
-Peki...
Tam Andrew bir şey diyecekken kapının çalınmasıyla gözlerini kapadı.
Bugün bizi rahat bırakmamaya yeminli gibiydiler.
-Gel.
Kapı hafifçe araladığında ikimizin gözleri de oraya döndü.
Maria bize çekingen bir şekilde bakıyordu.
-Şey,Beste ile konuşabilir miyim?
Bir şeyi bölmekten korkan bir ses tonu vardı.

Hafifçe gülümsedim.
-Hayır konuşamazsın.Beste benimle konuşuyor.
Gülümsemem giderken kaşlarımı çattım.
Maria'yı bozması hoşuma gitmemişti.
-Hayır tabi ki de konuşabiliriz.Andrew çık odadan.
Andrew bana ters ters baktı.Ama ciddi olduğumu görünce nefesini verdi ve ayağa kalktı.
Maria hevesle odaya girdi ve yanından geçerken ona yan yan bakan abisine sırıtarak karşılık verdi.

Mafya ve Hacker +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin